31 Ekim 2025, Cuma.
Antalya Kaleiçi yıllardır böyle bir eğlence görmedi.
Her şey sosyal medyada yayılan kısa bir mesajla başladı: “Bu cuma Kaleiçi. Kostümlü gelin.”
Ne afiş vardı.
Ne sunucu.
Ne sahne.
Ve kimse gençleri çağırmamıştı.
Ama gençler geldi.
10 bini aşkın genç, Kaleiçi sokaklarını bir geceliğine Antalya’nın en büyük festival alanına dönüştürdü.
Kostümler kendi elleriyle hazırlanmıştı.
Enerji gerçekti.
Eğlence sahici.
Z kuşağı ilk kez kimse karışmadan eğlendi.
Ne barikat vardı, ne protokolün dokunulmaz alanları.
Ne de “etkinlik güvenliği” gerekçesiyle omuz hizasında parlayan lazerli bir bakış.
Kültür ve eğlence, sokaklarda kendi yolunu bulmuştu.
Ama asıl mucize şuydu:
Bu kadar kalabalıkta tek bir taşkınlık olmadı.
Kafe ve barlar doldu, esnaf kazandı.
Şehir nefes aldı.

Tam o anda akla şu soru düştü:
“Bu etkinliği belediye yapmış olsaydı ne olurdu?”
Hayal edelim.
Siyah makam araçları Üç Kapılar’a yanaşır.
Etraf protokol bandıyla çevrilir.
Koyu takım elbiseli bir koridor açılır.
Gençler “kostümlü kalabalık” değil, “etkinlik katılımcı listesi” olur.
Başkan gelir.
Kaçınılmaz konuşma başlar:
“Bu festivali sizin için düzenledik!”
Gençler o sırada eğlenceyi terk etmiş olur bile, çünkü konuşma başlamıştır.
Ve tabii ki o meşhur an:
“Şeker mi, şaka mı?”
Özel kalem koşar, kurum logolu şekerler protokole dağıtılır.
Bürokrasinin festival vizyonu şöyle olurdu:
• Gençlerin alana girmesi için başvuru formu,
• Kostüm için uygunluk kriterleri,
• Katılım için bileklik dağıtımı,
• Sakıncalı görülen kostümler için “uyarı tutanağı.”
“Lütfen kostümünüzü 12 punto Times New Roman ile anlatan dilekçeyi alt kata teslim edin.”
Gençler sadece eğlenmek isterken,
dosya kağıdıyla dans etmeye zorlanırdı.
Oysa Kaleiçi’nde başka bir şey oldu.
Gençler gösterdi:
Eğlence bütçeyle değil, özgürlükle olur.
Belediyeler dev sahneler kurabilir,
LED ekranları gökyüzüne kadar yükseltebilir,
bütçeleri milyonlara taşıyabilir…
Ama gençlerin gönlüne giremeyince,
sadece sandalye dizmiş olurlar.

Gençler ise bir gecede şehre şunu anlattı:
“Biz şeker istemiyoruz. Alan açın, yeter.”
Ve o gece Kaleiçi, bütün şehrin kulağına fısıldadı:
Bazı geceler festival, protokol gelmediği için güzeldir.
Bu arada…
Bazıları bu eğlenceyi “Hristiyan geleneği” diye eleştirdi.
Gençlerin cevabı ise tek cümleydi:
“Bizim için bahane kostüm, mesele özgürlük.”
Belediyeler dev sahneler kurabilir.
LED ekranları yükseltebilir.
Bütçeleri milyonlara çıkartabilir.
Ama gençlerin gönlüne giremiyorsa, sadece sandalye dizmiş olurlar.
O gece Kaleiçi bütün şehre şunu söyledi: Bazı geceler eğlence, protokol gelmediği için güzeldir.
Bazı geceler eğlence, protokol gelmediği için güzeldir.
Yorumlar
Kalan Karakter: