“Damnatio memoriae.”
Latince. Havalı duruyor, değil mi?
Anlamı şu: Hatıralardan silme…
Eski çağlarda bu topraklarda hükümdarlar krallar, kendisinden önce gelenlerin isimlerini taşlardan kazır, heykellerini yıktırırdı.
Bunun için çoğu zaman kendinden önceki babası dahi olsa kendinin ismini tarihe yazdırmak için ‘’damnatio memoriae’’ emrini verir, “Unutulsun bu adam!” derlerdi.
Bir keski darbesi ile heykellerin yüzleri silinir, bir emir ile hikayelerde adından bile bahsedilmezdi. Geçmişi silmek o kadar kolaydı.
Günümüze dönelim.
Yer: Antalya Büyükşehir Belediyesi.
Başkan Muhittin Böcek ortalarda yok; hakkında yürütülen bir soruşturma sürüyor.
Ama dikkat çekici olan şu: Belediyenin tabelalarından afişlerine, sosyal medya hesaplarından basılı materyallerine kadar birçok yerde onun adı neredeyse görünmez hale gelmiş.
Yerine vekâleten görev yapan Büşra Özdemir, belediyenin yeni yüzü olarak öne çıkıyor.
Fakat bu noktada sormak gerekiyor:
Gerçekten bir “emanet makamı” mı bu, yoksa bir “taht devri” mi?
Çünkü halk, 2024’te sandığa gidip oyunu Muhittin Böcek için kullanmıştı.
Bugün ise afişlerde ve paylaşımlarda başka bir isim ve yüz öne çıkarılıyor.
Bu durum, ister istemez Roma tarihinin o eski kavramını hatırlatıyor: Damnatio memoriae — hatıralardan silme.
Eskiden heykeller yıkılıyordu; şimdi profil fotoğrafları ve sosyal medya hesapları değiştiriliyor.
Antalya’da ise sanki bir dönem kapanmış, yeni bir dönem başlamış gibi bir hava yaratılıyor.
Kentin cadde ve meydanlarında yer alan billboard’lar, Başkan Vekili Büşra Özdemir’in fotoğraflarıyla donatılmış durumda.
Öğretmenler Günü’nde, belediyenin kurumsal hesabından paylaşılan afişlerde ise adeta kendi iş yerinde indirim yapıyormuş gibi kişisel bir ilan havası dikkat çekiyor.
Altın Portakal Film Festivali’nde yaptığı konuşmalarda her ne kadar Muhittin Böcek’ten bahsetse de, asıl öznenin kendisi olduğu izlenimi ağır basıyordu.
Antalya’da yaşanan bu tabloya karşın, benzer durumların görüldüğü Adana ve İstanbul büyükşehirlerinde başkan vekilleri arka planda kalmayı tercih ediyor.
Kendilerini “emanetçi” olarak görüyor, “seçilmişin yerine geçici olarak oturuyorum” diyebiliyorlar.
Bu süreçte yapılması gereken, seçilmiş başkanın yokluğunda kurumun itibarını ve sürekliliğini korumaktır; kişisel bir kampanya yürütmek değil.
Aksi halde bu durum, bir tür “kurumsal hafıza silme”ye dönüşür.
Tam da bu noktada, her konuya temkinli yaklaşan başkanın 1 numarası Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Çevikkol Tuncer’in rolü dikkat çekiyor.
Başkanın hastalık dönemine denk gelen Altın Portakal Film Festivali’nde, o dönemde başkan vekilliği görevini yürüten Mehmet Hacıarifoğlu’na “selamlık” konuşması yaptıran ve altın rengi ceketiyle sahnede uzun bir konuşma gerçekleştiren Cansel Çevik Tuncer, bu yılki festivalde ise dikkat çekici bir şekilde geri planda ve sakin bir tavır sergiledi. Bu tutum, ulusal basında görünür olma hevesiyle “vekalet dönemini” kişisel bir vitrine dönüştüren Büşra Hanım’ın otoritesini artık kabul ettiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Yada,
Cansel hanımın temkinli bir avukat olduğunu düşündüğümüzde uyarıda bulunma olasılığının çok yüksek olduğunu tahmin edebiliriz fakat bu göstergede Başkan vekiliyle birlikte hareket ettikleri, aynı yönü gösteren bir siyasi pusulayı paylaştıkları izlenimi doğuyor.
Sanki bu İkili, kurumsal yönetimi sürdürmekle yetinmeyip, adeta kendi geleceklerinin altyapısını hazırlayan bir “yeni düzen” anlayışı sergiliyor.
Bu durum, belediye bürokrasisinin geçici bir dönemi idare etme misyonundan çok, uzun vadeli bir güç inşası görüntüsü veriyor.
Diğer CHP büyükşehir belediyelerine Adana ve İstanbul’a bakınca bu sürecin sadece Antalya’da farklı yönetildiği çok açık. İş Bir ihtiras krizi değil Belki de genel merkez talimatı ile yeni bir başkan mı hazırlanıyor.
Krallıklar geride kaldı demokraside halk verdiği oyu unutmaz sonuna kadar takip eder gerektiğinde hesabı sorar.
Sandığa giden seçmen, o gün “Büşra Özdemir” ismine değil, “Muhittin Böcek” ismine oy vermişti.

Bugün afişlerde başka bir yüz görünce, içlerinden düşünüp şu soruyu soruyor olabilirler:
“Bizim oy verdiğimiz başkan gittiğine göre demek ki suçlu’’ O yüzden yeni başkan geldi, peki yeni başkan ne zaman seçildi?”
Kısacası, Antalya’da yaşananlar bir demokrasi meselesi olduğu kadar bir hafıza meselesidir.
Tarih tekerrür ediyor; binlerce yıl sonra aynı topraklarda yine bir ‘’damnatio memoriae’’ yaşanıyor.
Binlerce yıl önce bu topraklarda yapılan ‘’yeni kralın’’ Taç giyme töreninde olduğu gibi,
En yakındakiler bağırıyor!
Başkan tutuklandı, Yaşasın yeni başkan.!
Yorumlar
Kalan Karakter: