Üniversiteli gençler, sosyal medyada bir araya gelerek barınma sorununu gündeme taşıdılar. Öyle paylaşımlar var ki, insan gözlerine inanamıyor. 3 katlı ranzalar, minicik odada yürümeye bile yer bırakmayan 6-8 yatak, spor salonlarında perdeyle ayrılmış oda haline getirilmiş mekanlar, kalacak yeri olmadığı için parklarda uyumak zorunda kalan gençler, ahır olarak bile kullanılamayacak mekanları öğrencilere fahiş fiyatlarla kiralayan ev sahipleri, deprem bölgesinde çadırlarda konaklayan öğrenciler...
Barınma sorunu, Türkiye'de üniversite eğitiminin sorunlarından sadece bir tanesi. Teknik ve fiziki yetersizlikler, öğretim elemanlarının sayısal olarak ve kalite bakımından düşüklüğü, liyakatın yerini sadakatın aldığı yönetim sistemi, yetersiz müfredat, pratik eğitim yetersizliği ve eğitim kalitesinin sürekli düşmesi... Bunların sonucunda da, işsiz mezunlar ordusu...
* * * * *
Sadece öğrenciler değil şikayetçi olan, öğretim üyeleri de tatminsiz ve mutsuz. Yetersiz altyapı nedeniyle, kendilerini yeteri kadar geliştiremiyor, bilimsel çalışmalar yapamıyorlar. Maaşları az, kütüphaneler yetersiz, bilimsel çalışma için gerekli kaynaklar pahalı... Kendini yetiştiremeyen öğretim üyesi, öğrencisini de hakkıyla yetiştiremiyor. Üstelik birçok üniversitede yeterli kadro da yok.
Öğretim üyeleri, çoğunlukla üniversite yönetiminden de şikayetçi. Çünkü üniversitedeki yönetim kadroları, ne yazık ki liyakatı olmayan eş dostla dolduruluyor, bu da eğitimin kalitesini daha da düşürüyor.
* * * * *
Yüksek Öğretim Kurumu'nun açıkladığı rakamlara göre, Türkiye'de 208 üniversite ve yaklaşık 7 milyon üniversite öğrencisi var. Bu öğrenciler, liseden sonra, kendilerini üniversitede okumak zorunda hissediyorlar. Bunun temel nedeni, üniversite mezunlarının bile iş bulamadığı bir ortamda, lise mezunu olarak iş bulmanın zor olması. Ara eleman yetiştiren kurumların yetersizliği de, gençleri üniversite eğitimine yönlendiriyor. Kısa dönem askerlik yapma olanağı gibi bazı yan faktörler de, üniversite eğitiminin tercih edilmesinin nedenlerinden.
Bir ülkenin çocuklarına ve gençlerine iyi bir eğitim vermek istemesinin nedeni, nitelikli insan sayısını artırarak, ülkenin gelişimini hızlandırmak ve ülkeyi geleceğe hazırlamaktır. Ancak sözünü ettiğim tüm sorunlar ve öğrencilerin büyük bölümünün de üniversite eğitiminden umudunu kesmiş ve sadece diploma almaya yönelmiş olması, eğitimin amaç ve hedefini geçersiz kılıyor. Ne yazık ki, üniversite öğrencileri arasında iyi yetişmek, kendisini yetiştirmek ve ülkesine bu yolla hizmet etmek isteyenlerin sayısı oldukça az. İyi yetişmiş gençlerin yurt dışında çalışmayı ve yaşamayı tercih etmeleri de, ülkenin nitelikli insan sayısında düşüşe neden oluyor.
Hep diyegeldiğimiz gibi eğitim şart, ancak Türkiye'deki eğitim sistemine 'eğitim' denebilir mi, işte bu tartışılır.