Bir süredir Antalya dışındaydım, bu nedenle, şehre döndüğümde trafikte yaşanan sorunu daha net görebildim. Antalya'da, özellikle mesai saatlerinde yaşanan trafik sıkışıklığı, gözle 'şimdilik' görünmeyen başka sorunların da varlığının işareti. Antalya, Türkiye'nin en hızlı büyüyen kenti. Bu da, beraberinde birçok sorunu getiriyor. Öncelikle temel hizmetler, bu hızlı büyümeye yetişemiyor. Trafik sorunu, yolların yetmediğinin göstergesi. Ancak bundan daha önemlisi, su ve enerji kaynaklarında yaşanacak sorunlar. Cari açığımızın en büyük bölümünü oluşturan enerji, dışa bağımlı ekonomimizin temel sorumlularından. Nüfus arttıkça enerji ihtiyacı, enerji ihtiyacı arttıkça da dışa bağımlılığımız artıyor. * * * * * Bir de su meselesi var. Küresel ısınmanın da etkisiyle, su sorunumuz giderek büyüyor. Türkiye, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değil; tam tersine, yakın gelecekte su kıtlığı yaşayacak bir ülke. Suyun bugün, yarın hiç olmayacakmış gibi tüketilmesi, gelecek kuşaklara büyük sorun olarak dönecek. Bu kadar kalabalık kentlerin yarattığı hızlı betonlaşma, kiralarda aşırı artış, asayiş, deniz kirliliği, falezlere binen yükün artışı gibi birçok sorun yükü daha var Antalya'nın sırtında. Bunun temel nedeni, büyümenin kontrolsüzlüğü.... Türkiye'nin birçok kentinde kontrolsüz ve hızlı büyüme yaşanıyor; ancak Antalya, uluslararası bir cazibe merkezi olması nedeniyle bu sorunları en çok yaşayan kentlerin başında geliyor. * * * * * Antalya'nın bu hızla büyümesinin nedeni, doğal nüfus artışı değil; iç ve dış göç alması... Dünyanın neredeyse her ülkesinden insan var Antalya'da. Avrupa'dan, Rusya'dan, Orta Asya'dan, Ortadoğu'dan gelen göçü biliyoruz da; haritada yerini bile bulmakta zorlanacağımız ülkelerden bile insanlar gelip yerleşmiş Antalya'ya. Moritanya, Cibuti, Eritre, Angola, Gambiya gibi ülkelerin insanları, Antalya'yı nereden bulup da yerleşmeye karar vermişler, doğrusu hayret verici. İklim değişikliği ve çevre ülkelerde yaşanan istikrarsızlıklar, savaşlar, göçün hızlanarak artmasına neden olacak. Yani, yarın bugünü aratacak. Bu nedenle, Antalya, acilen kendini korumaya almalı ve göçü kontrol edebilmeli. Bu süreçte, kentin, hep deprem, hem de iklim değişikliği sonucu ortaya çıkabilecek sel benzeri afetlere hazırlanması şart. Ulaşım, altyapı, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaratılması, yer altı ve yer üstü kaynaklarının, denizin ve tarım alanlarının korunması da, kent yöneticilerinin önceliklerinden olmalı. Bunlar yapılmadıkça, sanmayın ki Antalya böyle hep cennet gibi kalacak.