Bazı ölümler diğerlerinden daha çok acı verir insana... "Her insan değerlidir" demeyin lütfen, bazıları değerli değildir, bazıları ise çok değerli. Onlardan biriydi Alper Demirbaş. Ne yazık ki, henüz 60'ında, genç bir yaşta kaybettik onu.
Birçoğunuz tanıyor Alper Hoca'yı. Antalya'da yaptığı organ nakilleriyle rekorlar kırıyor, başkalarının yapmaya cesaret edemediği nakilleri gerçekleştiriyordu. Babam da dahil, sayısız hayata dokunmuş, sayısız insanın canına can, ömrüne ömür katmıştı. Ancak ne yazık ki, hastalarına verdiği özeni kendisine göstermedi. Kendisini her şeyiyle birlikte öylesine vermişti ki mesleğine, bedenine bakmayı unuttu. Hastalık, onu artık tedavi edilemez aşamada yakaladı ve alıp götürdü bu dünyadan.
* * * * *
Çok iyi bir hekimdi Alper Demirbaş... Böbrek, pankreas, karaciğer nakilleriyle tüm dünyada adını duyurmuştu. Kırılması güç nakil rekorlarına imza atmış, Türkiye'de ilk böbrek - pankreas nakil programını başlatmış, doku uyumsuz böbrek nakli ve kan grubu uyumsuz böbrek nakilleri programını ilk başlatan bilim insanı olmuştu.
Çok çalışırdı, günde 4-5 ameliyata girdiği olurdu. Hastalarına öylesine değer verirdi ki, gerektiğinde onlar için kendi kanını vermekten bile çekinmezdi. Son derece empatikti. Kendisiyle yapılan bir söyleşide, “Empati yapmak gerekir. Hem hasta var, hem bağışlayan ikinci bir hasta var. Hayatın ne olduğunu bilerek giriyorsunuz ameliyata" demişti.
* * * * *
Alper Demirbaş'ı sadece mesleğiyle anmak doğru olmaz; o, bundan daha fazlasıydı. Düzenlediği basın toplantılarına elimden geldiğince katılır, sıklıkla sohbet olanağı bulurdum. Zarif bir insandı, sadece hastalarına değil, çevresindeki herkese saygılı ve şefkatli idi. Yani iyi bir doktor olmanın ötesinde, iyi bir insandı.
Ve vatanseverdi Alper Demirbaş... Tahmin edebileceğiniz gibi, hem ülke içinde hem de dışında imza attığı rekorlar, ona yurt dışından sayısız iş teklifi gelmesine neden olmuştu. Elde ettiğinden çok daha fazla gelire ve daha iyi yaşam koşullarına sahip olabilirdi. Ancak o, ülkesinde kalmayı ve ülkesine hizmet etmeyi seçmişti. Yeni yetişen birçok doktor gibi, diplomayı aldığı gibi, soluğu yurt dışında alan, "Almanya kazandı" diyerek pasaportlarının ve biletlerinin fotoğraflarını sosyal medyada yayınlayanlardan değildi. Kendisini yetiştiren, gönülden bağlı olduğu ülke Türkiye'ydi ve ülkesinde kalmayı tercih etti.
* * * * *
"Dört duvar değildir ameliyathane. Dört duvarı siz görürsünüz, ben ameliyathanede hayatı görüyorum" diyen Demirbaş, hem ameliyattan sonra notlar aldığını ve bir gün bunları kitap yapmak istediğini söylemişti. “Bu notlar ameliyat tekniği ile ilgili değil. Orada ne yaşadık, ne hissettik bunlarla ilgili. Küçük notlar. Belki anahtar kelime. Bu bazen bir küfürdür, bazen tek cümledir. O notları bir araya getirmek istiyorum. Onları yazmak istiyorum" diyordu. Ne yazık ki, ölüm onu erken yakalayarak buna izin vermedi.
"Hayatta çok şey kaçırdım" demişti; "Ama geriye dönüp bakınca mutluyum. Bir sürü hasta var. Eğer ameliyat etmeseydik, onlar belki ölmüştü. Koşmaya başlıyorsunuz ve artık durma imkanınız olmuyor. Artık o koşu ve o yol, sizin için her şeyin önünde oluyor." Hep koştu ve yolunda koşmaya daha devam etmek istiyordu, 80'li yaşlarına kadar ameliyat yapmayı planlıyordu, ancak bedeni bu koşudan yorulmuştu, dayanamadı...
* * * * *
10 Ağustos 2023 tarihinde 60 yaşına girmişti Alper Hoca. Hasta olduğunu öğrenmiş, ölüme doğru olan yolculuğunun başladığını bildiği için, doğum gününü kutlamaktan vazgeçmişti. 25 Ekim'e kadar çalışmaya devam etti. Gördüğünüz fotoğraf, 16 Ekim'de çekilmiş ve Alper Hoca, sosyal medya hesabından yorumla paylaşmıştı. 30 Ekim'de ise, şu iç acıtan paylaşımı yaptı:
"Değerli dostlar, sevgili hastalarım,
Aralıksız 28 yıldır sürdürdüğüm organ nakli ve 36 yıldır sürdürdüğüm genel cerrahi ameliyetlarını, 25 Ekim 2023 tarihi itibariyle bıraktım. Uzunluğunu bilmediğim bir süre herhangi bir hastanede çalışmayacağım.
Meslek hayatım boyunca her dakikamı değerli kılan ve hastalıklarının tedavisi için elimden gelen herşeyi yaptığım tüm hastalarıma, bana destek olan - olmayan tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Ben her birinize hakkımı helal ediyorum, lütfen sizler de helal ediniz."
Helal olsun hocam, helal olsun!