Kısa cevap: İrlanda’dan… Anlatalım…
1800’lü yıllar… İrlanda’da, bir toprak sahibi adına yönetici olarak çalışan Cunningham Boycott, köylülerle karşı karşıya geldi. Köylüler, üzerlerinde ağır bir yük olan kiranın indirilmesini istediler. Boycott bunu reddettiği gibi, kirasını ödeyemeyen köylüleri tahliye etmeye başladı. Bunun üzerine, köylüler ve yerel halk bir araya gelerek, Boycott’u protesto etmeye başladılar. Kimse onunla konuşmadı, kimse tarlasında çalışmadı, kimse ona hizmet vermedi, postası bile adresine ulaşmadı. Protesto son derece etkili oldu, gazeteler olayı gündeme taşıdılar. Boycott, sonunda pes etmek zorunda kaldı. O günden sonra, bu tür protesto eylemleri boykot olarak anılmaya başlandı ve pek çok örneği yaşandı. Ülkemizden ve dünyadan birkaç örneğe bakalım…
+++++
En ünlü boykotlardan biri, Montgomery otobüs eylemidir. Yıl 1955 ve o tarihlerde ABD’de çok sert ırk ayrımcılığı var. Siyahiler ile beyazlar aynı mekanlara giremez, hatta aynı çeşmeden su bile içemezdi. Otobüslerde ise arkada oturmak zorundaydılar. Montgomery kentinde, Rosa Parks isimli bir siyahi kadın, otobüste ön koltuklardan birine oturdu ve kalkmayı reddetti. Bu eylemi, tutuklanmasıyla sonuçlandı. Bunun üzerine, Montgomery’nin siyahi halkı, Martin Luther King önderliğinde, otobüsleri kullanmayı reddetti. Araçlarını ortak kullandılar, bisiklete bindiler, kilometrelerce yürüdüler, ama asla otobüse binmediler. 382 günün sonunda, yolcularının yüzde 75’ini kaybetmiş olan şirketler, daha fazla direnemeyip otobüslerdeki ırkçı uygulamaları kaldırdılar. Bu olay, ABD’de ırk ayrımcılığı konusunda bir dönüm noktası oldu.
Yine ünlü bir boykot, Güney Afrika’da yaşandı ve 35 yıl sürdü, ancak sonunda amacına ulaştı. Dünyanın gördüğü en acımasız ırkçılığı yaşıyordu Güney Afrika. Apartheid denilen bu sistemde, siyahiler, kendi topraklarında ikinci sınıf vatandaş olarak yaşıyordu. 1959’da, sürgündeki Güney Afrikalılar ve onlara destek olanlar, bu ülkenin ürünlerinin boykot edilmesini istediler. Bazı ürünlerde başlayan boykot, giderek yayıldı ve büyük şirketlerin Güney Afrika ürünlerini raflardan çekmesine neden oldu. Bu uluslararası destek, Güney Afrika’da Apartheid rejiminin 1994’te sona ermesini sağladı.
+++++
Gelelim ülkemize…
Türkiye'nin ilk boykotu, 1908 yılında yapıldı ve “fes boykotu” olarak anıldı. Yönetimin de destek verdiği boykot yaklaşık yedi ay sürdü. Hedef, Bosna-Hersek’in işgal eden Avusturya-Macaristan’dı.
Eylemin fesle özdeşleşmesi, fesin Avusturya’dan satın alınmasıydı; ancak boykot edilen ürünler fesle sınırlı değildi. Boykota, Selanik’ten Beyrut’a kadar pek çok şehir ve kadınlar, gençler, tüccarlar, işçiler gibi çok farklı kesimlerden insanlar katıldı. Hatta boykotla yetinilmedi, yüz binlerce insanın katıldığı mitingler yapıldı. Boykot, sonunda başarılı oldu ve Avusturya-Macaristan Osmanlı'yla müzakere masasına oturmak zorunda kaldı. Boykotun bir başka faydası da, Osmanlı’da yerli üretim için cesaret vermesi oldu.
Cumhuriyet döneminde de çok sayıda boykot yaşandı ülkemizde. 1969’daki Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın düzenlediği öğretmen boykotu; 1970’li yıllarda aylarca süren çeşitli boykotlar; 1989’daki işçilerin işyerinde verilen yemeği yememek, servise binmeyip yürümek, sakal bırakmak gibi boykotları; 1998'de PKK lideri Abdullah Öcalan'ın İtalya'ya sığınmasıyla Türkiye'de İtalyan makarna ürünlerine yönelik boykot; Gezi Parkı sırasında başlayan ve hala kısmen sürmekte olan belli markalara yönelik boykot; İsrail ürünlerine yönelik olarak zaman zaman yapılan boykotlar…
+++++
Tarihte başarılı ve başarısız boykot örnekleri çok. Başarılı örneklerin ortak özellikleri; hedefin belirgin ve net olması, alternatif kaynak ya da yöntemlerin bulunması, boykotun kararlılıkla sürdürülmesi, medyanın boykota desteği, ulusal ve uluslararası düzeyde destek görmesi gibi etmenlere bağlı olmuş. Bence en önemlisi, dilimizin güzel bir anlatımıyla, “bıçağın kemiğe dayanmış olması.” Bugün Türkiye’de yaşanmakta olan boykotun başarısını ya da başarısızlığını da bu faktörler belirleyecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: