Pamuk, bir zamanlar sadece bir bitki değil, bir yaşam biçimiydi. Antalya’nın Aksu ovasında parlayan beyaz tarlalar, 1950’lerden itibaren Türkiye’nin ekonomik umudunu temsil ederdi. Çiftçinin el emeği, Sümerbank’ın tezgâhlarında çıtı pıtı desenli kumaşlara dönüşür; pamuk, yalnızca gömlek, elbise, pijama olmaz, aynı zamanda sofraya yağ, hayvana yem olurdu. Onun için adı boşuna “beyaz altın” değildi.
Ama bugün alışveriş merkezlerinde elimize aldığımız kıyafetlerin ve hatta iç çamaşırlarının çoğunda pamuk değil, petrol var. Polyester, naylon, akrilik… Bunlar artık hayatımızın dokusunda. Sentetik kumaşlar, pamuktan hızlı, ucuz ve pratik. Ne ekimi var, ne suya ihtiyacı, ne de mevsimi. Fabrikada gece gündüz üretilebilir. “Kırışmaz”, “ütü istemez”, “hızlı kurur” gibi etiketlerle sunulan bu pratiklik, tüketiciye cazip geliyor. Ama o kolaylık, doğaya ve sağlığa pahalıya patlıyor.
*****
Pamuk sadece ekonomik değil, politik bir mesele haline geldi. ABD, Çin ve Hindistan gibi ülkeler pamuk üretimini devlet desteğiyle sübvanse ederken; Türkiye gibi ülkeler, Dünya Ticaret Örgütü kuralları gereği bu desteği çekti. Tarımın kârsız, sanayinin “verimli” görülmesi de pamuk tarlalarının terk edilmesine yol açtı.
Üstüne bir de iklim krizi geldi. Pamuk çok su ister. Kuraklık arttıkça, üretimi zorlaştı. Bir zamanlar pamuk toplayan eller, artık ya göç etti ya da asgari ücrete şehirde iş arıyor.
1990’larda Sümerbank’ın özelleştirilmesiyle pamuk, devletin önceliği olmaktan çıktı. Yerli sanayi küçüldükçe, yerli pamuğa olan ihtiyaç da azaldı. Antalya gibi kıyı kentlerinde üreticiler daha kârlı olan narenciye ve seracılığa yöneldi. Pamuk, daha çok Güneydoğu’ya Şanlıurfa, Mardin gibi bölgelere kaydı.
Aynı dönemde ithalat kolaylaştı. Uzakdoğu’dan gelen hazır kumaş, Türkiye’nin tarlasından çıkan pamuğa göre hem daha ucuz hem daha risksizdi. Böylece bir ürün daha küresel ekonomi karşısında yerli topraklardan silindi.
Pamuk hala gerekli, çünkü...
Sentetik kumaşlar her ne kadar pratik görünse de, sağlığa ve doğaya zarar veriyor. Teri emmez, teni boğar, mikroplastik salınımıyla denizleri kirletir, doğada yüzyıllarca çözülmeden kalır. Pamuğun ise hâlâ en doğal, en sağlıklı, en yaşanabilir seçenek olduğu açık. Yani mesele sadece kumaş değil; beden sağlığımız ve nasıl bir dünyada yaşamak istediğimiz.
*****
Yeniden düşünmemiz gereken çok şey var:
- Yerel pamuk üretimi teşvik edilmeli.
- Kamu eliyle üretim yapan, çiftçiyi ve tüketiciyi koruyan modeller tekrar gündeme gelmeli.
- Tüketici bilinçlenmeli; “Yüzde 100 pamuk” etiketi bir lüks değil, bir tercih nedeni olmalı.
- Ekolojik moda desteklenmeli, hız değil, kalite öncelenmeli.
Bir zamanlar pamuk, bu ülkenin kıymetli toprağından çıkıp herkesin hayatına değer katıyordu. Şimdi yeniden düşünmenin, yeniden üretmenin zamanı gelmedi mi?
Yorumlar
Kalan Karakter: