Dün Baykal'ın ölüm yıldönümüydü, CHP'lilerden birçok mesaj geldi, Baykal'ı 'rahmetle' andıklarını söylüyorlardı. Baştan söyleyeyim, ben Baykal'ı rahmetle anmayanlardanım. Bunun için birçok nedenim var, bazılarına değineyim... Yıl 2002... AKP, yüzde 34 oy alarak iktidara geldi. Ancak partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi yasağı nedeniyle seçime giremedi ve milletvekili seçilemedi. Abdullah Gül başbakanlığında kurulan hükümet, Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılması için Meclis'e yasa teklifi sundu. Yasa oy çokluğuyla kabul edildi, ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yasayı, "öznel, somut ve kişisel" olduğu gerekçesiyle veto etti. İkinci kez Meclis'e gelen yasa, bir kez daha kabul edildi ve Cumhurbaşkanı Sezer onaylamak zorunda kaldı. Ancak Erdoğan, milletvekili olmadığı için ne Meclis'e girebiliyor, ne de başbakan olabiliyordu. Ta ki Baykal'dan yardım eli uzanıncaya kadar... AKP, hemen bir yol arayışına girdi ve Siirt'in Pervari ilçesinde 3 sandık kurulunun oluşturulmadığını ve bir sandığın kırıldığını öne sürerek bu ildeki seçimlerin iptali istemiyle YSK'na başvurdu. Siirt seçimleri tekrar edildi ve Erdoğan, bu seçimlerde milletvekili seçilerek, önce Meclis koltuklarına, ardından da Başbakanlık koltuğuna oturdu. O gün bu gündür de, ülkenin en yüksekteki koltuklarına oturmaya devam ediyor. * * * * * 22 Temmuz 2007... Vatan gazetesinde, Zülfü Livaneli'nin bir yazısı yayınlandı. Yazıda anlatılanlara göre, 19 Aralık 2002 tarihinde, yani Abdullah Gül başkanlığında hükümetin kurulmasından tam bir ay sonra, Baykal, Livaneli ve bazı CHP kurmayları, CHP Milletvekili Mehmet Sevingen'in evinde buluşmuştu. O akşam orada yaşayanları Livaneli, Baykal'a seslenerek şöyle anlattı: "Türkiye'nin kader, o akşam o evde değişti. Çünkü siz, 'Tayyip Erdoğan başbakan olacak' diye tutturdunuz. Sizi 'çok tehlikeli bir oyun bu' diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız. 'Hayır' dediniz, 'göreceksiniz iki ay dayanamaz.' Sizin bu iddianıza karşı ben dedim ki, 'Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan'ın yerine seçtiği siyasetçi. Arkasında Amerika, Avrupa desteği var. Program, Türkiye'yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gtmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek.' 'İki ay dayanamaz' iddianızı, 'görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar' tezine oturttunuz. Ama bunların hepsi bahaneydi. Siz, iki partili rejimin işinize yaradığını anlamış ve seçim sonuçlarına sevinmiştiniz. Çünkü size, ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu işbirliğini daha sonra da sürdürdünüz. O zaman ben sizin Tayyip Erdoğan'la seçim öncesinde Beylerbeyi'nde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum." Livaneli'nin Baykal hakkında ileri sürdüğü "işbirliğini daha sonra da sürdürmek", "seçim öncesinde Beylerbeyi'nde gizlice Erdoğan'la buluşmak ve anlaşma yapmak" iddiaları yalanlanmadı. Tam tersine Baykal, Beylerbeyi'nde Erdoğan'la buluştuğunu itiraf etmiş ve "Tayyip Erdoğan'ın parlamentoya girmesine yol açmakla iftihar ettiğini" söylemişti. Hatta MHP Lideri Bahçeli, Erdoğan'ı başbakanlığa götüren sürecin mimarlarından birinin Baykal olduğunu söylediğinde, Baykal, "Şüphe yok, ben o sürecin mimarlarından, mühendislerinden, sorumlularından birisiyim" demişti. * * * * * 7 Haziran 2015... Türkiye, kritik bir milletvekili seçimi yaptı. Seçim sonucunda, AKP, ciddi bir oy kaybıyla, tek başına iktidar olma şansını kaybetti. Seçim gecesi CHP'den, "Cumhurbaşkanı Erdoğan meşruiyetini kaybetmiştir" açıklaması yapıldı. Gerçekten de, Erdoğan, o gece tüm meşruiyetini yitirmişti ve kendisi de bunun farkındaydı. Günlerce Erdoğan'dan açıklama gelmedi. Seçimden dört gün sonra, Erdoğan, Baykal'ı görüşmeye çağırdı. "En yaşlı Meclis üyesi" olduğu için deniyordu, ancak Erdoğan, bir kez daha Baykal'dan kendisine el uzatmasını isteyecekti. Baykal da, bu görevi hakkıyla yerine getirdi ve Erdoğan'ın meşruiyetini tazelemesine yardım etti. Bu süreçte koalisyon görüşmeleri başladı. Bu görüşmelerle kamuoyu oyalanırken, ülkenin dört bir yanında terör eylemleri patlak verdi, ülke kan gölüne döndü. Böyle bir ortamda seçimler yenilendi ve AKP yeniden tek başına iktidar oldu. * * * * * Baykal, AKP iktidarına, her ihtiyacı olduğunda can suyunu altın bardakta sunan bir politikacı oldu. Erdoğan, hedeflerine Baykal sayesinde ulaştı. Baykal bunların karşılığında ne aldı bilemem. Ama tarih, bir şekilde gerçekleri tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkaracaktır. Baykal çoktan toprak oldu, ama kendisini basamak olarak sunduğu Erdoğan, hala iktidar koltuğunda, hatta artık tek adam. Ülke, sosyo-ekonomik sayısız sorunda boğulmak üzere... Başta söylediğimi yineleyeyim. Benden Baykal için rahmet dileği beklemeyin.