Artık savaşlardan söz etmeyeyim diyorum, ama savaşlar, ne yazık ki kendinden söz ettiriyor. Önceki gün İsrail, bütün kırmızı çizgileri aşarak, içinde 1500 hasta bulunan hastaneyi bombaladı. Çoluk çocuk, genç yaşlı binden fazla insan hayatını kaybetti. Görüntüler, dayanılır gibi değil!
Olay şöyle gelişti... İsrail, bombalamadan bir gün önce, Gazze halkına, hastaneyi boşaltın dedi. Nereye gidecekler, hastaları nereye götürecekler? Bunun imkansızlığı ortadayken, böyle bir talepte bulunmak, hem insanlık suçudur, hem de savaş suçudur. Bunca suç İsrail'e yetmezmiş gibi, içinde yüzlerce insanın bulunduğu hastaneye bomba yağdırdı.
Sonrasında ne mi yaptılar? Önce, "ee biz hastaneyi boşaltın demiştik boşaltmadılar" dediler. Sonra, "rehineleri vermezse Gazze'ye insani yardım yerine bombalar yağacak" dediler. Dünya çapındaki tepkilerden sonra da, "biz bomba falan atmadık, Hamas attı" diye yalan söylediler.
Bunun İsrail'in ilk hastane bombalaması olduğunu sananlar, tarihe baksınlar. İsrail bunu daha önce defalarca yaptı. Çünkü onların gözünde Filistin halkının hiç bir değeri yok; nitekim İsrailli bir bakan "biz insansı hayvanlarla (human animals) savaşıyoruz" diyerek bu bakış açısını net bir biçimde ortaya koydu.
* * * * *
İsrail'in böylesine fütursuz olmasının iki nedeni var. Birincisi, başta ABD olmak üzere bütün Batı'yı arkasına alması. İkincisi ise, bugünkü kadar gerçekleştirdiği katliamlara, dünyadan yeterli tepki gelmemesi.
ABD, öylesine arkasında ki İsrail'in, ABD Başkanı Biden'ın hastane katliamından yaptığı son açıklamanın birkaç cümlesine bakmak yeterli: "İsrail kendini savunmak için ne gerekiyorsa yapabilir, bunun olmasını da temin edeceğiz." "İsrail halkını olağanüstü kahramanlığı için tebrik ediyorum."
İsrail terörist bir devlettir, bölgede 1948 yılından beri yaşananlar bunu net olarak ortaya koymaktadır. Ancak terörizm konusunda, tarihi boyunca milyonlarca insanı katleden, birçok ülkeyi yaşanmaz hale getiren ABD'nin eline su dökemez. İşte bu nedenle, kendisine en uygun 'stratejik ortak', kesinlikle ABD'dir ve dünyayı yaşanmaz bir hale getirmek için elele vermişlerdir.
Burada ABD'nin yalnız olmadığını, savaş ve insanlık suçu bakımından sicili kabarık Avrupa ülkelerinin de İsrail'e destek verdiğini unutmayalım.
Unutmamamız gereken birkaç gerçek daha var:
-İslam dünyası ve Araplar, çoktan aynı ırktan ve dinden oldukları Filistin halkına arkasını dönmüş, sadece kendi çıkarlarının peşinde koşmaktadır.
-Uluslararası hukuk denilen kavram, sadece güçlülerin egemenliğini tanımlar.
-Batı, kendisinden olmayana 'insan' gözüyle bakmamaktadır.
Bütün bunların tarihte sayısız örneği vardır, küçük bir araştırma bile, bu gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlar.
* * * * *
Bütün bu savaş suçları, zulüm, katliam, soykırım karşısında biz ne yapabiliriz?
Öncelikle yapmamamız gerekenleri söyleyeyim...
Birincisi, Türkiye'de yaşayan Yahudilerin bu ülkenin vatandaşları olduğunu unutmamalı ve İsrail hükümetinin suçunu onlara yöneltmemeliyiz. Bu konuda geçmişte yapılan hataların tekrarlanması, bize çok şey kaybettirir.
İkincisi, protesto etmeli, ancak bu protestoları polislere saldırmak, elçilikleri yakmaya çalışmak gibi şiddet eylemlerine çevirmemeliyiz.
Gelelim yapmamız gerekenlere...
Öncelikle susmamalıyız, bu katliamın unutulmamasını sağlamalıyız.
Sadece Türkiye değil, bütün dünyada, İsrail diplomatlarının sınır dışı edilmesi gerekir. Böyle bir ülkeyle diplomatik ilişki kurulması, o ülkenin yaptıklarını kabul, hatta onaylama anlamına gelir.
Ve bütün bunlardan daha önemlisi, şiddetin daha fazla şiddet doğurduğunu unutmamalı ve savaş çığlıkları atmamalıyız. Tavrımız, her savaşta, ondan ya da bundan yana değil, barıştan yana olmalıdır.