Kanal İstanbul Projesi'nden bahsediyorum... Hani Erdoğan'ın "İsteseniz de istemeseniz de yapacağız, inadına yapacağız" dediği o 'çılgın' projeden... Hani karşı çıkanların, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından "Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı" ilan edildiği projeden...
Hani daha yıllar önce proje çevresindeki arsaların Araplara haraç mezat satıldığı, Katar Şeyhi'nin annesinin bile 44 dönüm arsa aldığı projeden... (Bedava vatandaşlıktan sonra, muhteşem rant elde edecek olan Arapların, seçim sonuçlarına ne kadar sevindiklerini bir kez daha hatırlayalım.)
Seçim biter bitmez, İstanbul'un Karadeniz kıyısına yapılacak çimento limanı projesine onay verildi. Limanın temel amacı, İstanbul Kanalı projesinin çimento ihtiyacını karşılamak. Yani proje için ilk adım, seçimin hemen ardından atıldı.
* * * * *
Sonradan söyleyeceğimi, baştan söyleyeyim: Bu proje, sadece İstanbul'a değil, bütün Türkiye'ye yapılmış büyük bir ihanettir. Birçok neden sıralayabilirim. Sayısız uzmanın görüşünü aktarabilirim. Ancak daha 2019 yılında, eski CHP Milletvekili Umut Oran, bunları muhteşem bir biçimde özetlemiş ve yetkilileri iletmişti. Birçok soru sormuş, tabi ki yanıt alamamıştı.
Sayın Oran'ın sorduğu soruların bir bölümü ulusal güvenlikle ilgiliydi:
"Kanalın gerçekleşmesinin, sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenlemeyen, aynı zamanda Karadeniz-Marmara ve Çanakkale bölgesinde bir güvenlik rejimi de tesis eden, Montrö Sözleşmesi'ne etkisi konusunda Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve/veya Genelkurmay Başkanlığı'ndan görüş alındı mı, alınmadıysa neden? Ulusal savunmamızla doğrudan ilgili bir konuda bunu yapılmamasının yaratacağı vahim sonuçlar nasıl önlenebilecektir?"
"Kıyıdaş olmayan devletlere ait savaş gemileri Kanal İstanbul yoluyla Karadeniz’e çıkabilecek mi? Montrö Sözleşmesi'nin omurgası olan Türk Boğazlarının bütünlüğünü bozarak, değiştirebilecek süreçlere karşı bir planınız var mıdır?"
"İşletmenin kabulünden sonra, tesis, yatırımcı tarafından istihdam edilen silahlı özel güvenlik ile mi korunacak? Yatırımcının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaması durumunda söz konusu silahlı güvenlik personeli yabancı uyruklulardan mı teşkil edilecektir?"
* * * * *
Sorulardan bir kısmı, projenin maliyetiyle ilgili:
"66.6 milyon metreküp beton ile İstanbul’a 148 bin yeni bina yani 1 milyon 480 bin adet bağımsız bölüm, daire yapılamaz mıydı? Bu kadar betonla Fatih’ten Avcılar’a kadar kent yeni baştan inşa edilerek, depreme karşı hazırlık yapılamaz mıydı?"
* * * * *
Tabi ki tarıma, çevreye ve ekolojik dengeye yapacağı etkiler de sorular arasında:
"Arnavutköy ve Kemerburgaz’da açılacak taş ocakları ormanlık alana zarar vermeyecek mi?"
"Söz konusu kanal, Doğu Trakya’nın ekolojisini ne şekilde değiştirecektir? Kaybedilecek tarım arazisinin yıllık getirisi hesap edilmiş midir? Bu devasa projede alt yapı gereksinimleri nedeniyle kaç ağaç kesilecektir?"
"Tuzluluk nedeniyle Karadeniz’den Marmara’ya doğru, saatte 8 kilometreden daha büyük bir hızla akacak yeni satıh akıntısının, Karadeniz’de hakim kuzeyli rüzgarların da etkisi ile artacağı ve Tuna Havzası nedeniyle halen Karadeniz’in en kirli bölümünü teşkil eden (Tuna deltası) Batı Karadeniz’in kirli satıh sularını Marmara’ya taşıyarak ve zaten çok kirli olan Marmara’daki kirlenmeyi katbekat artırması tehlikesi yok mudur?"
"Kanal İstanbul projesi nedeniyle, Karadeniz'deki seviyenin 5 cm kadar düşebileceği ve Marmara Denizi’nde ise yaklaşık 2 cm artış (bölgesel olarak 3 cm’ye kadar) olabileceği belirtilmektedir. Küresel ısınmanın sonuçlarıyla birlikte deniz yükselmesi İstanbul’da boğaz kıyısındaki ikamet edenlerin yaşamlarına nasıl etki edecektir?"
"Kanal projesi inşaat aşamasına geçerse 23 milyon metrekare orman alanı, 45 kilometre uzunluğunda ve ortalama 150 metre genişliğinde 136 milyon metrekarelik çok verimli tarım ve orman alanı yok edilmiş olmayacak mı?"
"Proje nedeniyle kaybedilecek tarım ve mera alanlarındaki istihdamın kaybedilmesini engellemeye yönelik çalışma yapıldı mı? Ortaya çıkacak etki konusunda ilgili kurum/kuruluşlarla kırsal faaliyetleri teşvik etmeye yönelik projeler geliştirildi mi?"
* * * * *
Depremle ilgili soru da var elbette:
"Deprem ve tsunami anında kanaldan geçiş eşzamanlı olarak nasıl kapatılacaktır? Deprem veya tsunami esnasında kanalda geçiş yapmakta olan gemilerin-yolcuların güvenliği nasıl sağlanacaktır?"
Önemli bir soru daha:
"Bölgede yaşayan halkın mevcut sosyo-kültürel dinamiklerinden dolayı yabancı işçilerin gelmesinden rahatsız olması, hırsızlık, fiziksel saldırılar, cinsiyete dayalı şiddet, insan ticareti, alkol ve uyuşturucu kullanımı, kaçakçılık vb. gibi suç hareketlerinde artış, trafiğin yoğunlaşması ve kazalarda artış, ulaşım altyapısında ilave yük oluşması gibi potansiyel olumsuz etkilerden söz edilmektedir. Bu olumsuzlukların giderilmesi için hangi önlemleri alacaksınız?"
* * * * *
Ve projenin amacını sorgulayan sorular:
"Yabancı bayraklı bir gemi ücretsiz Boğaz geçişi dururken neden ücreti karşılığında Kanal İstanbul’dan geçecek?"
"Dünyada, mevcut doğal ve işleyen bir boğaz var iken buna paralel, insan yapısı, alternatif bir kanal örneği var mıdır?" Tabi ki yok, onun için bu projeye 'çılgın proje' diyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: