Antalya, 70’li yıllarda hızla betonlaşmaya başlamıştı. Yüksek apartmanlar kentin her köşesini, durdurulamaz bir virüs gibi sarıyordu. O yıllarda biz, bu yeni yapıların yükseldiği bir mahallede, 8 katlı bir apartmanda yaşıyorduk. Apartmanda 32 daire vardı ve biz tüm komşularımızı tanıyor, evlerine girip çıkıyorduk.
Büyükler apartmanda dayanışma içinde yaşarken, biz çocuklar sokakların ve henüz üzeri kapatılmamış o kuru pis derenin tadını çıkarıyorduk. Gün batana kadar sokakta oynar, akşam olunca yorgun ama mutlu evlerimize dönerdik.
Güvenlik sorunu yoktu. Herkes birbirini tanır, birbirine sahip çıkardı. Mahalle bakkalımız Mustafa Amca, sadece iple sarkıtılan sepetleri doldurmakla kalmaz, sokakta oynayan biz çocuklara da göz kulak olurdu.
*****
Bugünün çocuklarına o günleri anlatsam, sanırım anlamakta zorlanırlar. Kendimizi büyük bir ailenin parçası gibi hisseder, hep güvende olurduk.
Ama bugün… Gökyüzüne doğru yükselen gökdelenlerde de yaşasanız, küçük bir kasabanın tek katlı evinde de olsanız, o mahalle artık yok. Hızla kentleştik. Artık kapı komşumuzun adını bile bilmiyoruz. Çocuklarımızı sokakta oynasınlar diye gönül rahatlığıyla dışarı bırakamıyoruz. Yaşlı komşularımızı görmezden geliyoruz.
Oysa terk ettiğimiz “mahalle kültürü”, daha sağlıklı, adil ve insani şehirlerin anahtarı olabilir.
*****
Herşeyden önce, mahalle, insanın en yakın güvenlik çemberidir. Komşuluk bağları, giderek büyüyen yalnızlıklarımızla mücadelede en güçlü panzehirdir. Çocukların sokakta birlikte büyümesi, yaşlıların gözden kaçmaması, gençlerin dayanışma içinde olması, toplumsal dokuyu yeniden örer.
Ekonomi de başkadır ‘mahalle’de… Zincir marketlerin ezemediği bakkal, manav, fırın yeniden hayat bulur. Ekonomik krizle başedebilmenin bir yolu da, mahallelerde oluşturulan takas pazarları ve küçük kooperatifler olabilir.
Yitirdiğimiz geleneklerin yeniden canlanması, var olanların korunması için de uygun mekandır mahalleler… Özel günlerini birlikte kutlayan, acıda birbirine yaslanan komşular, sessiz cenazelerin, bayramlarda hiç zili çalmayan kapıların alternatifi olabilir.
*****
Dünya hızla değişiyor. Yarının bugünden daha iyi olacağı konusundaki umutlar hızla tükeniyor. Küresel ısınma, kuraklık ve hatta açlık, ekonomik yıkım, savaşlar… ne yazık ki bizi bekliyor. Mahalle kültürünü yeniden canlandırmak, böylesi zor günleri atlatmamızı sağlayan bir dayanışma alanı olabilir. Bu bir geçmişe özlem değil, geleceğe yatırımdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: