Yüzyılı aşan bir serüvenin tam ortasında, rüzgârın yönü yine sert esiyor. Her dönemde olduğu gibi bugün de Cumhuriyet’in kazanımları, değerleri ve kurumları bir sınavdan geçiyor. Sanki birileri, bu ülkenin kuruluş hikayesinde yazılı olan o “eşit yurttaşlık” idealinden rahatsız. Sanki hala, halk şeriat karanlığına gömülmek isteniyor.
Evet, bugünlerde Cumhuriyet’in temel taşlarıyla oynanıyor.
Köklü kurumlar bir bir itibarsızlaştırılıyor, liyakat yerini sadakate bırakıyor. Cumhuriyet’i ayakta tutan eğitim, adalet, basın, bilim gibi kurumlar sessizce yıpratılıyor. Gerçekleri dile getirenler susturulmak istenirken, susanlar ödüllendiriliyor. Ve en acısı, bütün bu tablo normalleştirilmeye çalışılıyor.
*****
Ama unutulmasın: Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; bir direnişin, bir yeniden doğuşun, bir büyük umudun adıdır.
O umut, 1919’un karanlığında bir meşaleyle yakıldı. O meşale, cephelerde yanarken, açlıkla, yoklukla, yoksullukla, imkansızlıkla sınandı. 1923’te bir imza ile değil, bir irade ile kuruldu bu Cumhuriyet: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” cümlesiyle özetlenen millet iradesiyle…
Bugün o iradeye saldıranlar olabilir.
Cumhuriyet’in değerlerini “modası geçmiş” bulanlar, laikliği tartışmaya açanlar, çağdaş eğitimi “tehdit” sayanlar, eleştiren her sesi “hain” ilan edenler olabilir. Ama bilsinler ki, Cumhuriyet bu tür fırtınaları çok gördü. Her defasında yara aldı, ama ayağa kalktı. Çünkü Cumhuriyet’in temeli bir kişi, bir parti ya da bir iktidar değildir, Cumhuriyet’in temeli halktır. Ve halk, bir kez özgürlüğün tadına vardığında, onu kolay kolay bırakmaz.
Bugünlerde umutsuzluk kol geziyor olabilir.
İnsanlar “bu ülke nereye gidiyor” diye soruyor, gençler gidiş bileti bakıyor olabilir. Ancak tarih bize bir şeyi defalarca gösterdi: Bu topraklar, küllerinden doğmayı bilir. Cumhuriyet’in kalbi, en karanlık dönemlerde bile atmaya devam eder. Çünkü o kalp, aklın, bilimin, adaletin ve vicdanın ritmiyle atar.
*****
Bugünler de geçecek.
Ve biz, bugün olduğu gibi daha uzun yıllar kutlayacağız Cumhuriyet’i.
Yıpratılan kurumlar yeniden güçlenecek, susan diller yeniden konuşacak, kararan gökyüzü yeniden aydınlanacak. Çünkü bu ülkenin en büyük mirası, pes etmeyen insanlarıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: