Charlie Kirk, ABD’de Turning Point USA adlı kuruluşun kurucusu ve başkanı, muhafazakar gençlik hareketinin önde gelen isimlerinden biriydi. Gençlerin, hatta bazı siyahi ve Latin gençlerin Trump’a oy vermesinde önemli rol oynadı.
Henüz 31 yaşındaydı. Parlak bir siyasi geleceği olacağı öngörülüyordu. Ancak ne yazık ki, bir üniversitede yaptığı konuşma sırasında öldürüldü. Ardından, ülke bir kez daha ikiye bölündü; Charlie Kirk için gözyaşı dökenler ve onun ölümünün ardından dans edip şarkılar söyleyerek kutlamalar yapanlar…
*****
Charlie Kirk’ün ölümü, üzerinde düşünmemiz gereken pek çok temel sorunu bir kez daha gündeme getirmeli.
Bunlardan ilki, düşüncenin silahla yok edilebileceği yanılgısıdır. Tarih defalarca göstermiştir ki bir düşünceyi ancak başka bir düşünceyle alt edebilirsiniz. İnsanlık tarihinde hiçbir silah, bir düşünceyi yok edememiştir. Aksine, susturulmak istenen düşünceler genellikle daha da görünür hale gelmiş, büyümüş ve zamanla radikalleşmiştir.
Bizden farklı düşünenleri öldürebileceğimiz inancı, "öteki" kavramının küresel ölçekte yaygınlaşmasıyla daha da güçlenmiştir. Ötekileştirme, egemen güçlerin toplumları bölüp yönetme stratejisidir. Halklar içinse yan yana, barış içinde yaşama ihtimalini ortadan kaldıran yıkıcı bir yaklaşımdır.
Bugün dünyanın neresine bakarsanız bakın, mutlaka bir "öteki" görürsünüz. Halkları dilim dilim ayırmayı hüner sayan Amerika Birleşik Devletleri bile artık ortadan ikiye bölünmüş durumda. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, aynı ülkenin vatandaşları olmalarına rağmen adeta düşman gibi yaşıyor. Aynı sokaklarda yürüyen insanlar, birbirine karşı nefret duygusuyla bakıyor.
*****
Bir diğer önemli mesele ise bireysel silahlanmadır.
ABD’de bireylerin elindeki silah sayısı, insan sayısını aşmış durumda. Silah sahibi olmak, neredeyse ekmek almak kadar kolay. 2025 verilerine göre ABD’de bireylerin elinde 500 milyon silah bulunuyor. Evet, 500 milyon! Bu kadar silahın bulunduğu bir ortamda, silahlı şiddetin yaşanmaması olanaksızdır.
Türkiye’de de tablo endişe verici boyutta. Umut Vakfı verilerine göre, Türkiye’de 2,5 milyon ruhsatlı ve 30 milyondan fazla ruhsatsız silah olduğu tahmin ediliyor.
Bireysel silahlanma kadar tehlikeli olan bir diğer unsur da bireysel şiddetin meşrulaşmasıdır. Silah kullanma yetkisi yalnızca devlete ait olması gerekirken, bugün bu güç bireylerin eline geçmiş durumda. Ve bireysel şiddet bir kez kabul gördüğünde, sınır tanımaz hale gelir. Şiddet, yeni şiddetleri doğurur.
*****
Sorunlar ortada, çözümler de...
Ancak bu çözümler, egemenlerin işine gelmiyor. Çünkü bu çözümler; halkları bir arada, barış içinde yaşatmaya yönelik çözümler. Ya bu çözümleri bulur, yaşama geçiririz; ya da silahların gölgesinde, sürekli korku ve tehdit altında yaşamayı kabulleniriz.
Yorumlar
Kalan Karakter: