Pazar günü yayınlanan Yalçın Bayer'in köşesini okuyunca sevinsem mi, üzülsem mi? Bilemedim…
Sevindim, zira ulusal gazetenin köşe yazarı olan Bayer’in Antalya’da olan, bitenlere dair bizzat yaşayanların sorduğu soruları dile getirebildiğinden, doğrudan Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı basını tarafından takip edilmesinden dolayı… Konunun doğrudan yetkililere ulaşacağından ve 1.6 milyar TL bütçeli organizasyonun kentimizdeki pek çok sektöre katkı sağlayacak tanıtım atağına faydalı olacağı gerçeğinin farkındalık yaratacağı için…
Üzüldüm, çünkü Yalçın Bayer'in bizzat yerel medyanın dikkate alınması gerçeğine atıfta bulunduğu halde yetkililerin yerel medyayı takmadıklarını bir kez daha duymuş olmaktan...
Ve bir kez daha farkına vardım ki; yerel basının algısını, biz yani yerel basın temsilcilerinin de yardımı ile belediyeler zayıflatıyor. Özellikle de basın ve halkla ilişkiler departmanı. İlişkiler kısmı tamam ama basın kısmı maalesef zayıf, çok zayıf...
Alınmasın arkadaşlarım bazılarını tenzi ediyorum. Özellikle Antalya Ticaret Borsası’ndan Vahide Yanık hanıma teşekkür ediyorum. Bana göre örnek alınacak kadar işini başarılı yapıyor.
Kamu kurum, kuruluş ve belediyelerde görev yapan basın sorumluları öncelikle aynı meslekte olmalarına rağmen meslektaşlarının emeklerine saygı duymuyorlar. Kendi vizyonları ile değerlendirdikleri bazı yayın organları dışında diğerlerine gösterdikleri muameleyi burada ifade etmek bile istemiyorum.
Hali hazırda aynı durum buradaki büyük şirketlerin Antalya temsilciliklerinde çalışan arkadaşlar için de geçerli.
İmar problemi veya sorunları ile ilgili konu belediyeden geçiyor. Basın bunu yazarsa reklam rüşveti istemesi ile suçlanıyor. İsmi lazım değil, bundan 3.5 sene önce tepeden zengin arkadaşımın bilmem kaç milyon Euro’ya aldığı arsanın sahibinin serveti hakkında şaşkınlığını dinlemiştim. Nasıl bir gazete patronu o parayı kazanmış diye tam dilimin ucuna geldi, diyemedim. ‘Senin gibi kolaydan kazanıp minnacık araziye milyon Euro’ları verenler sayesinde’ diye bürokratların yanında söylemedim. Şimdi söylüyorum fazladan katlar için gerekli yerlere verdikleri paraları saklarlar. İnşaatların kaçaklarını, fazlalıklarını yazdık diye her türlü iftirayı basın mensuplarına atarlar.
Bu nedenle basın ilişkilerini iyi düzeye getirmek isteyen sorumluların ilk olarak doğru görevde olup, olmadığını sorgulaması gerekir. Ardından da görevini yaparken ne istiyorum yanıtına cevap vermeli. Daha önce masanın diğer ucundayken, şimdi karşısına geçmenin hiçbir şey değiştirmediğini düşünürek çalıştığı başkana ya da kamu, kurum ve kuruluşa gazetecilik yaptığı dönemdeki gibi hizmet vermeli ki, ektiğini biçebilsin.
Yerel basının itibarsızlaştırmak öncelikli olarak onları işinden eder, öyle değil mi?
İyi haftalar…
Yorumlar
Kalan Karakter: