Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ataması yapılmasına rağmen, mevcut imtiyazlarını koruyabilmek için 1 yıldan fazla süre boyunca yeni görev yerine gitmeyen; gitmemek için de her yolu deneyen bir vali yardımcısı…
Bu vali yardımcısının serbestçe hareket edebilmesine olanak sağlamak için Antalya Valiliği tarafından kurulan özel bir şirket…
Henüz ortada tek bir proje bile yokken bu şirkete aktarılan 30 milyon liralık kamu kaynağı…
Bu bütçeyi “Fotoğraf ve tanıtım filmi çekimi” gibi soyut ve muğlak gerekçelerle kullanmayı planlayan, hesap vermeyen bir yönetim anlayışı…
Boğaçayı’ndaki ruhsatsız alanda gelir sağlayan Kırmızı-Beyaz A.Ş ve Boğaçay Asfalt A.Ş ile kapalı kapılar ardında yürütülen ilişki trafiği…
Mermerli Plajı’na yapılan, yıllardır açılıp açılmayacağı netleşmeyen, kamu zararına yol açtığı iddia edilen yatırımlar…
Son yılların en büyük yerel yönetim krizlerinden biri gözümüzün önünde yaşandı. Ama benden başka kimse üzerine gitmedi.
Vatandaş, sana söylüyorum: Sana ait olan milyonlar nereye gitti, hiç mi merak etmiyorsun?
Bu bütçenin tam miktarını bilmiyoruz ama birilerinin perde arkasında film çevirdiği açık.
Ancak ne yönetmen ortaya çıkıyor ne de senaryo halkla paylaşılıyor.
Taşları yerine oturtmak için hikâyeye AYDAŞ’tan başlamak gerekiyor.
2023 yılında Antalya Valiliği iştiraki olarak kurulan AYDAŞ, kağıt üzerinde yatırım, inşaat ve turizm şirketi.
Pratikte ise birçok soru işaretiyle dolu.
Ortada kamuoyuna açık net bir proje yokken, şirketin sermayesi 10 milyondan 30 milyona çıkarıldı. “Bu 30 milyon ne için?” diye sorduğumuzda verilen cevap şuydu: “Antalya’yı tanıtmak için fotoğraflar çekeceğiz, belki bir tanıtım filmi olur.”
Kamu kaynağını bu kadar soyut projelere yönlendirmek ciddi bir planlama ve önceliklendirme sorunu değil midir?
Gerçekten, bir vali yardımcısı bir şehri tanıtmayı yalnızca böyle mi anlar?
Bu sorunun merkezindeki isim uzun süredir andığımız kişi: Eski Antalya Vali Yardımcısı Yalçın Sezgin.
2 Temmuz 2024 tarihli Resmî Gazete’de Afyonkarahisar’a atandığı ilan edildi. Ancak Antalya’daki görevini bırakması 1 yılı geçti. Çünkü Antalya Valisi Hulusi Şahin, kendisiyle çalışmaya devam etmek istedi. Bu güven ilişkisi nedeniyle atama fiilen ertelendi.
Sezgin bu süreçte hâlâ vali yardımcısıydı, hâlâ YİKOP Başkanıydı, hâlâ AYDAŞ Yönetim Kurulu Başkanıydı.
Bu yapının bir diğer önemli ismi ise Adnan Güleş’ti. Kuruluşta görünürde olmasa da AYDAŞ’ın işleyişini fiilen yöneten kişiydi. Hem genel müdürlük yaptı hem karar süreçlerinde aktifti. Ancak yakın dönemde bu yapı değişti, Güleş görevden alındı.
Boğaçayı meselesi ise bu tabloyu tamamlayan bir örnek.
TOKİ’ye tahsisli alanda faaliyet gösteren “Kırmızı-Beyaz” adlı şirketin sahipleri, geçmişte Antalyaspor başkanlığı yapmış isimlerdi. Kulübün adını kullanarak kamuoyunda algı oluşturdukları, ancak elde edilen gelirin kulübe değil kişisel menfaatlere hizmet ettiği iddia edildi.
Nitekim Antalyaspor’un harfiyat gelirine dair net rakamlar yalnızca 2022 yılında, Aziz Çetin döneminde kulüp kasasına girdi. Bu süreç sadece sekiz ay sürdü. Öncesinde kulüp gelir elde edememişti. Fakat bu kısa dönem bile bazı müteahhitleri ve hafriyatçıları rahatsız etti ve Hafriyatçılar Odası Başkanı Özgür Bucaklı’nın açtığı dava ile süreç durduruldu.
Oysa Boğaçayı’nda, maden ruhsatı olmayan bir alanda izinsiz şekilde kırma-eleme tesisi işleten Kırmızı-Beyaz AŞ’ye kimse “dur” demedi.
Dedikodular ve spekülatif rakamlar havada uçuştu, müfettişler geldi. Ama ben, ellerinde “yolsuzluk tespiti” olan bir rapora ulaşamadım.
Öte yandan, defalarca yayımladığım haberler sonrası, Sezgin’in imzasıyla düzenlenmiş ve Kırmızı-Beyaz’a ait 100 bin ton taşın hâlâ sahada olduğu, firmaya teslim edilmesi gerektiği yönünde yazılı belgeler ortaya çıktı.
Yaptığım haberleri gerekçe göstererek, hakkında yazmaya devam edersem iftiradan yasal işlem başlatacağını da tarafıma bildirdi.
Yikop ile ilgili içeriklerin teknik hazırlığı Harita Mühendisi Halil Cihangir Kıvrak’a aitti. Kıvrak, aynı anda AYDAŞ, YİKOP ve mahkeme bilirkişiliği süreçlerinde aktiftir.
Bir şehirde kamu yatırımları, bilirkişilik ve denetim aynı elde toplanıyorsa, orada şeffaflıktan söz edilemez.
Kısaca: İcra ve denetim aynı kadrolarda toplanıyorsa, ortada denetim değil, güç birikimi vardır.
Mermerli Plajı meselesi de ayrı bir muamma. AYDAŞ, burayı Milli Emlak’tan 8 milyon TL bedelle kiraladı. Ardından 36 milyon TL harcayarak restorasyon yaptı. Koruma Kurulu katlanır cam imalatı yüzünden kafeterya’nın faaliyetine izin vermedi. Buna karşın surlarıma enjeksiyu yapılan plaj, 18 milyon TL’ye Pegasus CEO’suna ait puding otele kiralandı.
Bugünlerde, yeni vali yardımcısı Hulusi Mustafa Arat’ın bu kiralamanın iptali ve plajın TURAŞ’a devri yönünde girişimde bulunduğu konuşuluyor.
Peki soralım: Bu plaj kamuya gelir sağladı mı, yoksa kamu zararı mı doğurdu?
Tüm bu gelişmelerin ardından Antalya Valisi, Sezgin’den emekliliğini isteyerek aktif görevden ayrılmasını talep etti.
Çünkü kamuoyunda oluşan algı ve yönetim içindeki yetki karmaşası, artık sürdürülebilir olmaktan çıkmıştı.
Ama bu kadar güce, imtiyaza ve nüfuza sahip biri için tüm bunlardan vazgeçmek kolay değildi. Araya birçok hatırlı kişi girdi. Ancak süreci durduramadılar.
Sezgin, görevden alınmamak için önce izin kullandı, ardından rapor aldı. Kağıt üzerinde yetkilerini koruyarak, fiili etkisini sürdürmeye çalıştı.
Antalya’da imar, maden, ihale ve bütçe gibi stratejik alanlarda belirleyici bir pozisyonda bulunan bir ismin, yalnızca görev tanımıyla değil; ona verilen güvenle de bu kadar etkin olması dikkat çekiciydi. Ama zamanla bu güven sarsıldı.
Bugün gelinen noktada, hakkında “ilişiği kesilsin” talimatı verilen bir bürokratın sahadaki etkisini sürdürmesi kabul edilemez.
Bir dönem yazdıklarımı “asılsız” diye niteleyenler, bugün o cümleleri referans gösteriyor.
Bir dönem ismimi yanlış bilgilerle raporlayanlar, bugün aynı bilgilerin doğruluğunu benimle tartışıyor.
İletişim zamanında kurulmazsa hakikat gecikir. Ve roller değişir.
Bu bir hesaplaşma değil, bir çözülmenin hikâyesidir.
Ve bazı çözülmeler belgelerle değil, davranışlarla görünür olur.
Koltuklar değişiyor, yetkiler devrediliyor. Ama ortada hâlâ net bir açıklama yok.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ataması yapılmış bir bürokratın, bir yıl daha yetkilendirilip sonrasında sessizce sistem dışına alınması, Antalya halkına açıklanmalıdır.
Çünkü bu konu kişisel değil, kentin geleceğiyle ilgilidir.
Sayın Vali, bu yazı bir sorgulama değil, bir açıklama çağrısıdır. Antalya halkının vergileriyle yürütülen projelerin hesabını vermek bir lütuf değil, anayasal bir sorumluluktur.
Ve artık bu şehirde herkesin bilmesi gereken şu:
Antalya’da bir film çevriliyor.
Ama bu halk, kendi parasıyla çevrilen bu filmin sadece izleyicisi değil;
aynı zamanda ortağı olmak istiyor.
Antalya’da 30 Milyonla film çekecekti “Çektirip gitti”
Yayınlanma :
31.08.2025 20:54
Güncelleme
: 31.08.2025 20:56


Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: