Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal... CHP oylarıyla seçildi. CHP'nin İYİ Parti'ye verdiği 15 milletvekilinden biriydi... İYİ Parti'yi yürekten benimsemiş görünüyordu. Meral Akşener'in arabasının kaputuna sarılıp "bizi bırakma" diyecek kadar yürekten...
AKP'ye en acımasız eleştirileri yöneltenlerden biriydi... 31 Ekim 2019'da Meclis'te yaptığı konuşmada neler neler demişti: "Cumhuriyet zor günler geçiriyor, kabile devleti kuruldu, Atatürk'e sövenlere dokunulmuyor..." Bu konuşmadan yaklaşık 4 ay sonra partisinden istifa etti. Hem MHP'yle hem AKP'yle görüşüp AKP'de karar kıldı. O günden beri AKP milletvekili...
* * * * *
Politikadaki 180 derece dönüşüyle gündeme damga vuran Çokal, yeniden gündemde... Olayı anlatayım önce...
Tuba Vural Çokal'ın akrabası olan Manavgat İlçe Başkanı Ahmet Ali Erol, Antalya merkezde özel bir hastanede geçirdiği bypass ameliyatı sonrasında hayatını kaybetti. Haberin duyulmasının ardından AKP'liler ve Erol'un yakınları hastaneye akın etti. Kendisi de bir doktor olan Tuba Vural Çokal, hastanede olay çıkardı; hem doktorlara hem de diğer sağlık çalışanlarına yönelik suçlama ve tehditte bulundu. İddiaya göre, olay sırasında sağlık çalışanlarına karşı fiziksel saldırı da olmuştu.
Ardından gerçekleştirilen AKP Kızılcahamam Kampı'nda, bu olay, Çokal tarafından gündeme getirildi ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Çokal arasında bir tartışma yaşandı. Çokal, Bakan Koca'yı suçlayarak, Sağlık Bakanlığı'nın yeterli denetim yapmadığını söyledi. Sağlık Müdürü'ne ulaşamadığını da anlatan Çolak'a Bakan Koca, şu sözlerle yanıt verdi: “O sağlık müdürü sizin talebinizle atandı. Sorumluluğu bize atamazsınız. Özel hastanelerle ilgili teftiş başlatmıştık, onu da siz durdurdunuz."
* * * * *
Bakanın bu iki cümlelik konuşmasından öğreniyoruz ki;
- Sağlık müdürleri, AKP milletvekillerinin talebine uygun olarak atanıyormuş.
- Özel hastanelerle ilgili denetim yapmak isteyen Sağlık Bakanlığı, milletvekilleri tarafından durdurulmuş.
Bu durumun, sadece Antalya için geçerli olduğunu, tüm Türkiye'de benzerinin yaşanmadığını düşünmek için saf olmak gerekir. Böylece, Türkiye genelinde hastanelerin Sağlık Bakanlığı tarafından yeterince denetlenmediğini; denetim yapılmak istenirse bile bunun 'birileri' tarafından engellendiğini; bu nedenle halkın sağlığının 'birilerinin' çıkarlarından daha az önemli görüldüğünü; sağlık müdürlerinin (ve daha kim bilir hangi müdürlerin) liyakata değil sadakata göre atandığını, bizzat Sağlık Bakanı'nın ağzından duyduk. Zaten biliyorduk, ama bu kez bizzat Sağlık Bakanı itiraf etti.
Tuba Vural Çokal'dan da öğrendiklerimiz var. İktidar partisine yanaşmakla çıkarlar arasındaki ilişkiyi; kendisi de doktor olan bir milletvekilinin meslektaşlarına ve diğer sağlık personeline sözlü ve fiziksel şiddet uygulayarak, sağlık çalışanlarına şiddeti nasıl meşrulaştırdığını, Çokal bir kez daha gösterdi bize.
Bunlar, bizim yıllardır bildiğimiz gerçekler. Ancak ilk kez bizzat yetkililerin sözleriyle ve eylemleriyle ortaya çıktı. Ne diyelim, Kızılcahamam'daki tartışma, iyi ki olmuş!