"Turist kazıklamak", çocukluğumdan beri tanıklık ettiğim bir olgu... Benim çocukluğumda Antalya yaklaşık 100 bin nüfuslu küçük bir sahil kentiydi. Bir iki otel vardı, tek tük turist gelirdi. Onların da bir daha gelme olasılıkları çok düşük olduğu için, "nasılsa bir daha gelmez" deyip, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan fiyatlar konulurdu önlerine.
Sonra Antalya'nın bir turizm kenti olma yolculuğu başladı. Her tür turizm yatırımı yapıldı, kent değişti. Ancak zihniyet değişmedi. "Turist kazıklamak", "akıllı, kurnaz olmak" olarak algılanmaya devam edildi. Bugün bu zihniyet, ne yazık ki hem Antalya'da, hem Türkiye'nin başka turizm beldelerinde yaşamaya devam ediyor.
* * * * *
Zihniyetimiz değişmedi, ama dünya değişti... Artık herkesin elinde cep telefonu var, bütün dünya internetle birbirine bağlı ve herkes herşeyden haberdar. Hem de anında...
Geçtiğimiz günlerde Antalya'da bir büfe, turistlerden iki bardak nar suyu için 1200 lira isteyince, sandığımızın tersine hiç de salak olmayan turistler, önce polisi arıyor, ardından olayı tüm dünyaya duyuruyor. Büfeye para cezası kesiliyor ve kapatılıyor ama ne fayda, bütün dünya bundan anında haberdar oldu bile.
Bu durum, Ege'deki popüler tatil beldelerinde yıllardır yaşanıyor. Arabanı otoparka bırak, 800 lira; bir su iç 200 lira; bir lahmacun 1000 lira, bir akşam yemeği 20 bin lira... Böyle olunca, hem yerli hem de yabancı turist ayağını bu beldelerden kesti. Şimdi "turist gelmiyor" diye feryat ediyorlar. Antalya'nın yakın geleceğinin bu olması da, fiyatlar böyle devam ederse, kaçınılmaz.
* * * * *
Bazı şeyleri anlamamız gerek... Bir kere turist salak değil. Ulaşım olanaklarının böylesine geliştiği bir çağda, dünyanın her yerinde tatil yapma olanağına sahip. Oturuyor internetin başına, tatil yörelerini inceliyor, karşılaştırıyor, yorumları okuyor ve ondan sonra karar veriyor.
Bir başka yanılgımız da dünyanın en güzel sahillerine bizim sahip olduğumuz, güneş ve denizimiz olduğu sürece turistin bizden vazgeçemeyeceği... Turistin yaptığını yapıp girin bakın internete, sadece bizim mi denizimiz var öğrenin. Avrupalı turistin, hem kendisine yakın, hem de daha ucuza tatil yapabileceği sahillere bakın. Dalmaçya kıyıları, İspanya, Fransa sahilleri, İtalya, Yunanistan... Denizleri de şahane, doğaları da. Üstelik Türkiye'den daha ucuza tatil yapma olanağı sunuyorlar. Hem de etrafta sayısız Afgan, Paki, Suriyeli... göçmen yokken. Niye Türkiye'ye gelsin?
* * * * *
Yabancı turist gelmiyor, yerli turist de kendi ülkesinde tatil yapmaktansa başka ülkelere gitmeyi tercih ediyor. Yunanistan, çok akıllı bir karar vererek adalara kapıda vizeyle girme olanağı vermeye başlayınca, kelimenin tam anlamıyla adalara akın başladı. Gidenler, harika yemeklere, içkilere ödedikleri hesapları sosyal medyada paylaştıkça, adalara giden Türk sayısı hızla arttı. Şimdi ada feribotlarında kuyruk var, Yunanistan bu işten milyonlarca dolar kazanıyor ve bizim tatil beldelerimizde esnaf "ama biz ne olacağız" diye inim inim inliyor.
Açgözlülük, insana özgü ve yaygın bir özelliktir. Esnaf, yerli ya da yabancı turisti kazıklar, bu arada turizme darbe vurduğunu düşünmez ya da umursamaz. Ancak devlet, bu işe el atıp sıkı denetimlerle fiyatları kontrol altına almazsa, milyonlarca dolarımız başka ülkelere akmaya devam eder. Hem de dövize çaresizce ihtiyacımız olduğu, cari açığımızın kocaman bir deliğe dönüştüğü bu dönemde...
Çok haklısınız bu zihniyet bizde oldukça, dürüst olmadığımız müddetçe Türk turizmi dibe vurmaya devam edecek, Türkiye deki fiyat artışları Dünya'da hiçbir yerde yok, örnek vermek istiyorum geçen sene 1500€ olan otel bu sene 3000€ olmuş, neden diye sorunca kur farkı diyorlar, geçen yıl 1€ =29 TL idi bu sene 36tl yani yüzde yirmi artmış,ama otel yüzde yüz artmış birde yalan söylüyorlar Türkiye'yi yaşanmaz bir ülke yaptılar