Manavgat bu yıl 24 milyon geceleme ile yalnızca Türkiye’nin değil, bölgenin de rekorunu kırdı.
Türkiye’ye gelen her beş yabancı turistten biri Manavgat’ta konakladı.
İstanbul’u, Muğla’yı, İzmir’i solladı; Alanya, Kemer, Belek geride kaldı.
Helal olsun.
Bu hacmi kaldırmak kolay iş değil. Yatırım var, emek var, alın teri var. Otelcisinden garsonuna kadar herkesin payı var bu başarıda.
Ama asıl soru şu: Bu rekorun Manavgat’a, yani Antalya ekonomisine gerçek karşılığı ne?
Rekor var, karşılık yok: Manavgat’a ne döndü?
Halk bu başarıdan ne aldı?
Esnafın kasasına ne girdi?
Pazarın, çarşının, taksicinin yüzü güldü mü?
Rakam büyüdü ama Manavgat’ın sorunları küçülmedi.
Başkan Güngör rakamları açıkladı, teşekkür etti, övündü.
Peki talep?
Vizyon?
“Bu rekorun hakkını istiyoruz” çıkışı?
Maalesef yok.
Sorular Kalsın, Cevaplardan Kaçış Olmasın
● 24 milyon geceleme üreten Manavgat, bunun ekonomik karşılığını ne kadar aldı?
● Vergilerin kaçı bu kentte kaldı?
● Bu rekoru kıran otellerin kaçı Manavgat merkezli, kaçı İstanbul ya da yurt dışı merkezli?
● Turistin yükünü Manavgat taşıyorsa, Ankara’dan ne talep ediliyor?
● Altyapı, arıtma, ulaşım, çevre baskısı… Hangisi için adım atıldı?
Cevap: Hiçbiri.
Rakam Açıklamak Kolay, Hakkını İstemek Zor
Bir oda başkanı “24 milyon geceleme yaptık” diyorsa, devamında şunları da demeli:
● Bu başarı için yatırım istiyoruz.
● Arıtma tesisi zorunlu hale geldi.
● Ulaşım planı şart.
● Turizm gelirinin adil paylaşılması gerekiyor.
● Vergi merkezleri Antalya’ya taşınmalı.
● Çevre taşıma kapasitesi aşıldı; buna uygun bütçe lazım.
● Manavgat artık sadece sayı değil, daha yüksek gelir istiyor.
Ama bunların hiçbiri yok.
Rakam var. Övünç var. Talep yok.
Meselenin Üstünü Örtmek: Harç Meselesi
Sonra bir çıkış geldi:
“Turizm işletme belgesi harcı yıllık olursa küçük işletmeler ezilir.”
Doğru mu?
Doğru.
Değerli mi?
Elbette.
Ama yeterli mi?
Kesinlikle yetmez.
Çünkü Manavgat’ın gerçek derdi bir harç artışından ibaret değil.
Turizmin omurgasını taşıyan bir ilçe, hakkı, payı, altyapısı için neden konuşmuyor?
Bu şehir yıllardır aynı hatayı yapıyor:
Gücü var ama hakkını istemiyor.
Peki Antalya’nın büyük gücü ATSO ne yapıyor?
ATSO yine sahnede.
Bu kez Londra’daki turizm fuarında. Fotoğraflar güzel, ziyaretler nazik. Peki Antalya’ya dönüşte masaya ne kondu?
Yine aynı konu:
Turizm işletme belgesi harcı.
ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman diyor ki:
“Bu madde Meclis’ten geçmesin. Küçük işletme dayanamaz.”
Doğru mu?
Doğru.
Ama Antalya’nın derdi sadece bu mu?
Kira uçmuş.
Enerji uçmuş.
Personel maliyeti uçmuş.
Turist şehre inmiyor.
Antalya ekonomisi büyümüyor.
Altyapı çöküyor.
Barınma krizi boğuyor.
Gelir diğer illere akıyor.
Ve ATSO sadece bir maddeye itiraz ederek görevini tamamlamış oluyor?
Yetmez işte.
143 Yıllık Çınarın Sessizliği
Eskiden “ATSO ne işe yarar?” diye sorulurdu.
Mevcut yönetim geldiğinde bu serzenişi bitireceğini vaat etti.
Ve gerçekten başardılar.
Çünkü artık kimse “ATSO ne işe yarar?” demiyor.
“ATSO olmasa da olur” diyor.
Tebrikler.
143 yıllık çınarı içten çürütmek kolay iş değildir.
Bunu başardılar.
Yorumlar
Kalan Karakter: