Turizm büyüyor, Antalya küçülüyor. İşte mesele tam da burada…
2025, Antalya turizmi için yeni bir dönemin başlangıcı. Antalya Kent Konseyi’nin analizine göre bu yıl rekor yılı değil; “denge ve dönüşüm yılı.” AKTOB’un anketi ise 2026 için umut veriyor: Temsilcilerin yüzde 62’si turist sayısının artacağını düşünüyor. Kağıt üzerinde tablo parlak. Pazar çeşitleniyor, ABD’den Orta Doğu’ya yeni kapılar açılıyor. Rusya–Almanya–İngiltere bağımlılığı sona eriyor.
Ama Antalya’nın önündeki gerçek soru çok daha net: Turizm büyürken Antalya neden büyümüyor?
16,5 Milyon Turist… Peki Bu Şehir Ne Kazandı?
Rakamlar büyük:
16,5 milyon turist,
Manavgat 24 milyon geceleme…
Peki Antalya’nın kasasına ne girdi?
Kira krizi tavan.
Trafik kilit.
Arıtma yetmiyor.
Konut yok.
Yaşam maliyeti yangın gibi.
Turizm büyüdükçe Antalya’nın yükü de büyüyor.
Neden?
Çünkü turist otel dışına çıkmıyor.
Her şey dahil sistemi dev otelleri zenginleştirirken şehir ekonomisini çökertiyor.
Turistin ayağı kaldırıma değmeden tatil bitiyorsa…
Esnaf nasıl kazanacak?
Sokak ekonomisi nasıl ayakta kalacak?
Kent refahı nasıl artacak?
Antalya büyümüyor çünkü turizm geliri Antalya’da kalmıyor.
Vergi Tartışması: Kim Ödeyecek Bu Faturayı?
Turizmcinin talebi hep aynı:
“Vergi çok.”
AKTOB anketinde 2026 için ilk beklenti yine aynı: “Vergi yükü azaltılsın.”
Peki güzel kardeşim, sen ödemezsen kim ödeyecek?
Kira ateşiyle boğuşan öğrenci mi?
Ay sonunu zor gören emekli mi?
KDV’siyle savaşan esnaf mı?
Bu ülkenin en büyük geliri vergi.
Bu ülkenin en kârlı sektörlerinden biri turizm.
Ama turizm baronlarının tavrı çok net:
“Bize yük olmasın da kime olursa olsun.”
Yok öyle bir dünya.
Milyarlar kazanıp sosyal maliyeti Antalya halkına yüklemek adalet değil; fırsatçılık.
Antalya’da Planlama Yoksa Rekorun Anlamı Yok
Turizm kavşakta ama planlama yok.
Pazar çeşitleniyor, enflasyon yükseliyor, maliyetler artıyor.
Her şey dahil prangası büyüyor.
Bir yanda rekorlar, bir yanda Antalya’nın sırtına çöken dev yük…
Gelir var ama paylaşım yok.
Rekor var ama strateji yok.
Ve Antalya hep aynı cümleyi yaşamaya devam ediyor:
“Turist geldi, otel kazandı, şehir kaybetti.”
Peki Çözüm? Masaya Yumruk Değil, Akıl Koymak
Peki çözüm? Masaya yumruk değil, akıl koymak.
Bu şehir 16,5 milyon turist ağırlıyorsa, Manavgat 24 milyon geceleme yapıyorsa,
o masada artık Antalya’nın da sözü olmalı.
Ve yapılacaklar net:
• Turizm vergisinin en az %30’u Antalya’da kalmalı.
Arıtma, ulaşım, konut, çevre…
Bu yük bu şehirdeyse, vergi de burada kalmalı.
• Her şey dahil sistem yeniden tasarlanmalı.
Esnafı içeri alan, turisti şehre çeken, kenti canlandıran bir modele geçmek şart.
Aksi halde turizm büyür, Antalya küçülür.
• Otel merkezi neredeyse vergi oraya ödenmeli.
Manavgat’ta kazanıp İstanbul’da vergi ödemek yok.
Gelir nerede elde ediliyorsa, vergi de orada kalacak.
• Antalya’nın altyapısı “devlet lütfu” değil, turizmin maliyetidir.
Arıtma, trafik, ulaşım, konut…
Bu faturayı halk değil; kazanan taraf ödemeli.
• 12 ay turizm istiyorsak 12 ay planlama yapmalıyız.
Festival takvimi yaz aylarına yayılmalı, kültür rotaları güçlendirilmeli, şehir içi ulaşım düzeltilmeli.
Aksi halde “12 ay turizm” sadece temenniden ibaret olur.
Son Söz: Antalya Artık Masada Unutulan Şehir Olmayacak
Antalya turizmi taşıyorsa, kazancından da payını isteyecek.
Vergiden kaçan değil, sorumluluk alan bir turizm anlayışı şart.
Rekorlar oteller için değil; şehir için büyümeli.
Turist otele değil; Antalya’ya gelmeli.
Bu şehir sadece turistlerin değil; burada yaşayanların evi.
Ve bu evin hakkını savunmak artık ertelenemez.
Yorumlar
Kalan Karakter: