Bu denli israf, böylesi bir liyakat yoksunluğu ve temsil krizi ilk kez yaşanıyor ATSO’da. 40 yıldır bu şehirdeyim ilk kez böylesine şahitlik ediyorum.
Dünyada eşi var mı bilmiyorum ama Antalya’da yeni bir “başarı hikayesine imza attı ATSO Yönetimi.
Düşünün: World Travel Market London 2025, turizmin kalbi, dünyanın en büyük birkaç turizm fuarından biri. Ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, yani turizmi temsil ettiği iddia edilen kurum, bu fuara bir heyet gönderiyor.
Kimler var bu heyette?
Antalya’nın turizm baronlarına danışmanlık hizmeti veren ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman dışında bir turizmci(?) var mı? Hayır, yok.
Onun yerine;
Bir mobilyacı,
Bir fırıncı,
Bir gübre sanayicisi,
Bir yapı denetimcisi,
Bir basın memuru,
Bir dış ilişkiler uzmanı,
Ve bir genel sekreter. Turizmcinin olmadığı turizm heyeti.
Sektörün en büyük fuarına, sektör temsilcisi olmadan katılmak, bunu başarı diye yazan ancak ATSO yönetimi olurdu zaten.

Elimizde belge var. Rakam net: 1.746.763 TL.
Bunun 1.626.013 TL’si konaklama–transfer–restoran.
Heyet Londra’da nerede kalmış dersiniz?
Geceliği 600 pound (yaklaşık 25 bin TL) olan otelde. Antalya’da yüzlerce butik otel, yüzlerce turizm profesyoneli evinin ışığını yakamazken, bu şehirdeki esnaf elektrik faturasını erteliyorken, Antalya’nın odası Londra’nın en lüks otellerinden birinde keyif çatmış.

Ne için? Belgelerde yazdığına göre:
TGA standlarını ziyaret etmek, birkaç turizmciyle sohbet etmek, fotoğraf çektirmek ve Antalya’ya sözde temsil göreviyle dönmek
Ben soruyorum:
Bu temsilin Antalya’ya ekonomik, sektörel, stratejik getirisi ne?
Cevap veriyorum: Sıfır. Koskoca bir sıfır.
Bu gezi turizm değil, ticaret değil, lobi değil. Bu gezi bir tatil fotoğrafı. Londra’ya gidip “Antalya turizmini temsil ettik” diyebilmek için hazırlanmış bir seyahat programı.
Bu heyetin Londra’nın ışıkları altında dört gün boyunca ne yaptığını soran bir Antalya var. Verilen tek cevap “katıldık.”
Ne kattınız?
Ne öğrendiniz?
Ne getirdiniz?
Ne talep ettiniz?
Antalya’ya ne kazandırdınız?
Hiçbir şey.
Daha birkaç hafta önce ortaya çıkan 7 Mehmet ödemesi skandalının buharı üzerindeydi. Antalya bu konuyu konuşurken, ATSO yönetimi hiç sıkılmadan Londra’ya çıkmış. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Sanki Antalya’nın gözü yokmuş, kulağı yokmuş gibi. Mehmet faturasının yanına şimdi de 1,7 milyonluk Londra gezisini ekledi.
Antalya’nın sırtından Londra’ya uzanan bu bütçe gerçekten bu şehrin faydasına mıydı?
Esnafın derdini çözdü mü?
Turizmciye plan sundu mu?
Antalya’ya yatırım getirdi mi?
Bu şehir için tek bir yeni proje kapısı açtı mı?
Antalya’nın turizm stratejisine katkı sağladı mı?
Hayır.
Fotoğraf aldık, sosyal medya paylaşımı aldık, Londra’nın soğuğunda sıcak odalarda ısındık. Eve döndük. Antalya’ya kalan ise şatafatın ve israfın yüklü faturası.
ATSO, Antalya’nın en köklü, en prestijli kurumlarından biri, bir çınar. Ama bu çınarın gölgesinde artık adalet değil, israf büyüyor. Liyakat değil, görüntü büyüyor. Temsil değil, gezi büyüyor.
Antalya’nın odaya değil, odanın Antalya’ya katkı sunması gereken bir dönemdeyiz. Soruyorum:
Antalya yangın yerine dönmüşken, bu şehir ekonomik krizle boğuşurken, 1,7 milyon TL’yi Londra’da yakmak hangi aklın ürünüdür? Bu gezi Antalya’ya değil, bu şehrin sabrına yapılmıştır.
Turizmcisiz gittiğiniz bir turizm fuarında Antalya’yı temsil edemezsiniz. 600 poundluk otelde kalıp Antalya esnafına “sabredin” diyemezsiniz. 1.7 milyon TL’lik geziye “görev” diyemezsiniz. Antalya’nın temsil hakkı ışıkların altında kaybolanlara değil, bu şehrin sıcağında çalışanlara aittir.
ATSO’nun görevi Londra’ya gitmek değil; Antalya’nın hakkını Ankara’dan söke söke almak, üreticisine nefes olmak, turizmcisini masada temsil etmektir. Bugün ortada tek bir gerçek var:
ATSO bu şehri temsil etmiyor; bu şehir ATSO’nun faturasını ödüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: