Turizmde yaşanan krizin ardından ekonomideki sıkıntıları Türkiye genelinde yaşamaya başladık. Antalya’da krize karşı her daim otel sahipleri, acentalar desteklenirken, herkesten daha fazla krizi iliklerine kadar hisseden KOBİ’ler gözden kaçırıldı.
Eskiden bilirsiniz, kamu binalarında ‘yangın anında ilk kurtarılacak’ diyerek önemli evrakların bulunduğu dolaplarda uyarı levhaları bulunurdu. KOBİ’lerin işte durumu tam bu şekilde…
Kriz anında ilk kurtarılacak olanlar küçük işletmelerdir…
Ancak bugüne kadar iş adamı, üretici, sanayiciden fırsat bulamayan KOBİ’ler dün yapılan Ekonomi Kurulu Toplantısı’nda gündeme alındı. Başbakan Binali Yıldırım, ekonomi kararlarını açıklarken, KOBİ’leri destekleyen önemli projelerden söz etti.
Ekonomide hareketi sağlamak adına toplamda 250 milyar liraya kadar kredi hacmi oluşturduklarını kaydeden Başbakan Yıldırım KOBİ’lerle ilgili olarak şunları kaydetti:
“Piyasada KOBİ’ler büyük işletmeler ihracat işiyle uğraşanlar yani ekonomimizi ayakta tutan bütün sektörlere nakit sıkışıklığını giderecek ve işlerini düzene sokacak yeni bir kaynak oluşturuyoruz. Yani bugün 40 milyar civarında sıkışıklığı olan firmaların, bunun çok çok üzerinde 250 milyar liralık yeni bir kredi hacmi getirmiş oluyoruz. Burada ağırlıklı olarak bundan KOBİ’ler yararlanacak, küçük işletmeler, esnaflar, orta ölçekte işletmeler yararlanacak. Ayrıca ihracatla, ticaretle uğraşanlar da bundan istifade edecek. İhracat kredilerinde garanti, yani teminat yüzde 100. KOBİ’lerde yüzde 90, ticari kredilerde yüzde 85 uygulanacak. Demek ki KOBİ’ler istihdamımızın yüzde 65-70’şini oluşturan, firma sayısı olarak yüzde 98’ini oluşturan, ihracatımızın yüzde 60’ını oluşturan KOBİ’lere bir ilave, kıyak yapmış oluyoruz. Buna da ihtiyaç var. 50 bin TL’ye kadar KOSGEB destekli ilk bir yıl geri ödemesiz son 2 yıl faizsiz geri ödemeli krediden 15 bin KOBİ’nin yararlanmasını amaçlıyoruz.”
Yukarıda doğrudan benimde içinde olduğum KOBİ kapsamında ki hususlar arasında dikkatimi çeken ve üzerinde durulması gereken en önemli husus günümüz koşullarında borcunu ödeyemediğinde yılların ticari itibarını çöpe atıldığı durumdan kurtulacağıdır. Bu konuya başlı başına bir örnek vermek gerekirse, SGK primi ödeyemediğinde banka üzerine doğrudan müdahale hakkı nedeni ile tüm KOBİ’ler banka sicilinin bozulma riski ile karşı karşıyadır. Ayrıca, üretim kısmında da baktığınızda imalat yaparken hammaddeyi döviz cinsi borçlanırken, satışı TL bazında yapıyorsunuz. Bir de üzerine tahsilat yapamadığınızı düşünün işte yine aynı sorunla karşı karşıyasınız: Ticari sicil!!!.
Elbette Antalya’da turizm endeksli ticaret yapanların 3 yıl önce kurulan ile 33 yıl önce kurulan şirket arasında aynı sepet içerisinde değerlendirilmesi ve 33 yıllık firmanın ticari sicilini kaybetme psikolojisi ile 3 yıllık firmanın refleksinin aynı olması beklenemez. Ve… Nitekim Sayın Binali Yıldırım’ın bahsettiği gibi adil olmayan bir durum söz konusu bu söylemi ve uygulamasını beraberinde hükümetin bizim seviyede ki şirketlere yönünü çevirmesi ve adil olmayan muameleden sıyrılmamızın başlangıcı olacak…
Bu detaylar çoğaltılarak, örneklenebilir. Ancak, KOBİ gerçeğinin ilk kez masaya yatırılması önemli bir karar ama yeterli mi? Tabi ki değil! Desteğin devamlılığı esas kılınmalı çünkü KOBİ’ler sadece bugün değil 2014 yılından günümüze kadar krizin ilk artçılarından sonraki çatlaklarını bile düzeltemedi. Mevzu derin olduğundan çözüm önerisi de uzun soluklu olmalı…
İyi hafta sonları…
Yorumlar
Kalan Karakter: