Antalya’da bir akşamüstü… Güneş batarken şehir yavaş yavaş nefes alır. Ne tam sıcak ne tam serin ama tam hissedilecek kıvamda bir hava.
Deniz kıyısında yürüyorsan, dalgalar ayak bileklerine değil, kalbine dokunur gibi olur. Sanki deniz, içinden geçenleri senden önce anlamıştır.
Kahveni alırsın, sessizce oturur, etraftaki telaşı izlersin. Herkes bir yere yetişir ama sen bir yere yetişmek istemezsin; çünkü zaten o anın içindesindir.
Birinin sana gülümsediğini fark edersin. Öylesine değil, “sen de fark ettin mi?” der gibi. İşte o anda Antalya sadece bir şehir olmaktan çıkar; bir his olur, bir hatıra olur, belki de yarım kalmış bir cümlenin devamı.
Bazen deniz sessizliğe eşlik eder, bazen rüzgar saçlarına karışır, bazen de kalbinin atışına. Ve sen anlarsın, bazı şehirler yaşamak içindir ama bazı akşamüstleri hissetmek içindir.
Belki de o yüzden, o saatlerde insanın aklına hep biri gelir. Adı geçmese de, yüzü uzak olsa da, his aynı kalır.
Çünkü bazı vakitler denizden bile derin olur hisler.
Belki de o yüzden akşamüstleri hep birini hatırlatır insana.
Esenlikle kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: