Tarih: Ondört ağustos ikibinyirmidört
Sayı: E-35427624-010.06-111911202
Konu:2024-2025 Eğitim ve Öğretim Yılına
İlişkin İş ve İşlemler
Genelge: 2024/53
Yayınlayan: Milli Eğitim Bakanlığı
Madde 6:
Öğrenci kayıtları esnasında kayıt parası
veya başka ad altında zorunlu olarak ücret alınmayacak, bu tarz uygulamalara dair şikâyetlerin Valilikler tarafından ivedilikle değerlendirilmesi ve gerekli işlemlerin yapılması sağlanacaktır.
Her sene aynı terane.
Milli Eğitim Bakanı değişiyor ama uygulamada hiçbir geçerliliği olmayan şu kural, gerçek ile hiçbir alakası olmayan şu açıklama değişmiyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, Bakanlık koltuğuna oturduktan sonra yaptığı radikal ve keskin açıklamaları okuyunca, altıncı maddede de radikal bir değişim olur ve ‘Sayın Veliler, Milli Eğitim Bakanlığımızın evladınızı kayıt ettireceğiniz okulun, temel ihtiyaçlarını karşılayacak parası, imkanı, ya da böyle bir niyeti yoktur.” şeklinde bir açıklama yapar beklentim boşa çıktı.
Antalya dışındaki okulları bilmem fakat Antalya’yı avcumun içi gibi bilirim, şu altıncı maddeyi uygulayan okul müdürü sayısı bir elin parmaklarını geçmez Antalya’da.
Evet, velilerden kayıt parası alınmıyor ama sıkıysa okula bağış yapmasınlar. Adreste vereyim çünkü bir yakınım daha geçen hafta evladını yazdırdı o okula; Barbaros Ortaokulu. 15 bin liradan başladı pazarlık, yalvar yakar 5 bine ‘tamam’ dendi. Ha bir de bin tembih edildi ‘Aman ha diğer velilere 5 bin ödediğinizi söylemeyin, kimseden bu kadar düşük ücret almadık, bizi mahcup etmeyin’
Oldu da kayıt esnasında hiçbir ücret ödemediniz, okullar açılır açılmaz, yasak olmasına rağmen bir sınıf annesi seçiliyor ve okulun zaruri giderleri için velilerden bağış adı altında bu paralar yine toplanıyor.
Okulun tuvaletleri yaptırılacak, velilerden para toplanıyor.
Okula klima alınacak, velilerden para toplanıyor.
Sınıflar boyatılacak, velilerden para toplanıyor.
Sıralar tamir edilecek, velilerden para toplanıyor.
Bir tek öğretmenin maaşı için para talep edilmiyor velilerden.
Velilerde aman öğretmeni ya da okul müdürü çocuğa kafayı takıp örselemesin diye sesini çıkarmayıp ne isteniyorsa veriyor. Ha oldu da şikayet falan ettiniz. Müdür ya da öğretmen şikayet eden veliyi diğer velilere ispiyonluyor hemen. Şikayetçi veli üzerinde mükemmel bir mahalle baskısı yaratıp, ayrılıkçı zihniyetin sisteme kuzu kuzu dahil olması sağlanıyor.
Herkesin bildiği, yaşadığı, şahit olduğu fakat aman çocuğum sorun yaşamasın diye sineye çektiği bu illegal uygulama karşısında Bakanlık ne yapıyor? Sorumluluğu üzerinden atmak için görüntüde bir genelge yayınlıyor; Velilerden hiçbir ücret alınmayacak.
Denetleyen var mı?
Olsa, ne sınıf annesi diye biri dolanır ortalıkta ne de pazarlık kalır veli ile müdür arasında.
‘Antalya rehavet kentidir’ derdi eski valilerimizden biri. Fakat bunu turizmi desteklemek, Antalya markasını öne çıkarmak için söylerdi. Ancak bürokraside geldiğimiz nokta rehaveti geçti, garabete doğru hızla yol alıyor.
Bakanlık Genelgeleri vız geliyor, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri tırıs gidiyor.
‘Hamili kart yakınımdır’ kartvizitine sahip üç-beş kişi, bürokrasiye işine geldiği şekilde, istediği gibi yön verebiliyor.
Bırakın Bakanlık Genelgesini,
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin bile bir hükmü kalmadı Antalya’da sırf o üç-beş kişinin düzeni bozulmasın diye.
Hiç kimseye kamu idaresi dersi verecek değilim elbette ama kamunun kaynak ve imkanlarının ahbap-çavuş ilişkilerine de seyirci kalamam.
O kadar da değil.
Kamu otoritesi;
Antalya’daki okullarda kayıt ücreti talep ediliyor, okulların ihtiyaçları için sınıf annesi diye adlandırılan gayri resmi kişiler üzerinden velilerden para toplanıyor, Bakanlık genelgesine karşı geliniyor iddiamı, hatta adres gösterip kişi ve kurumları zan altında bırakmamı üzüntü ile karşılayamaz, hicap duyamaz.
Kamu otoritesinde böylesi bir romantizme yer yoktur.
Kamu otoritesi kendisine ulaşan iddiayı ihbar kabul edip vazifesini yerine getirmelidir. Birilerinin tekerine çomak sokuyoruz diye iddiaları ve ihbarları görmezden gelir, hatta bu iddialara asparagas minvalinde bir yaklaşım gösterirse, ortada otorite diye bir şey kalmaz.
Otoritenin bu rehaveti, şehrin garabeti oluverir.
YİNE YÜREĞİMİZ YANIYOR
Bu acıyı en iyi bilenlerden biriyiz biz. Manavgat yangınında canımız, canlarımız yandı. Şimdi başta İzmir olmak üzere cennet vatanımın birçok yerinde yangın afeti ile mücadele ediliyor. Duamız yangınların en kısa sürede, en az kayıpla söndürülebilmesi için. Geçmiş olsun İzmir, geçmiş olsun Türkiye.