Yıllardır Kaleiçi’nde yaşıyorum ama hiç bu kadar duygulanmamıştım.
“Dünya Temizlik Günü” diye kutlanan bir günün etkinlik yeri olarak Kaleiçi seçilmiş.
Muratpaşa Belediye Başkanı önderlik yaptı ve Üçkapılar’dan bu kampanyayı başlattı. Facebook’tan izledim. Hıdırlık Sokak’ta dışarıda duruyordum bir baktım ellerinde mavi poşetler, ellerinde eldivenler küçük küçük kümeler halinde; çocuklar, ağabeyler, ablalar, anneler, babalar, öğretmenler ve bir de muhtar üşenmeden, utanmadan, sıkılmadan büyük bir titizlikle çöpleri bulup bulup o poşetlerin içine atıyorlardı.
Hatta bir çoğu o kadar çok toplamış ki; hem o ağırlığı taşıyor bir taraftan da yine çöpleri bulup bulup içine atıyorlardı!
ŞOV SANDIM
Hani derler ye “şov yapıyorlar” ama inanın bu kadar ciddi ve titiz bir çöp toplama olayını Antalya hiç yaşamamıştır.
Teşekkür ediyorum; o kibar insanlara ki; katıldıkları bu “çevre” olayında gerçekten birer gönüllü idiler.
ONLAR KIZMADILAR
Ben her zaman en çok yerlere çöp atanlara kızarım. Ve yerdeki çöpü kapımın önü hariç hiç almam.
Çünkü “Kim kirlettiyse burayı; gelsin görsün. Eğer ben bu çöpü alırsam o yine kirletmeye devam edecektir.” diye düşünürüm.
Ama dün o temizlik gönüllüleri, o güzel insanların hiç birisi benim gibi düşünmediler.
“TEMİZ BİR ANTALYA VE TEMİZ BİR KALEİÇİ”
sözünü bilirsiniz ben çok kullanırım; işte bu güzel insanlar böyle bir görevi yerine getirdiler.
…
Atölyemin önünde otururken; bu güzel insanların; benim veya bir başkasının kirlettiği; sigara izmaritini, yediği her her hangi bir şeyin kâğıdını, içtiği su şişesini attığı yerlerden almaları beni çok duygulandırdı. Ve utancımdan hemen içeri girdim.
ALTI YAŞINDA İDİ
O minik ellerine geçirdiği koskocaman plasik eldiveniyle; yerden çöpler topluyordu.
Olamaz böyle bir şey!
Sizin veya benim bilerek attığımız çöpleri; bu mnik eller topluyorlar ve adeta bir ders veriyorlardı:
LÜTFEN ÇEVRENİ TEMİZ TUT VE KRLETME.
BU KENT, BU ŞEHİR, BU ÜLKE VE BU DÜNYA HEPİMİZİN
…
Önce yadırgadığım fakat sonradan çok mutlu olduğum bu organizasyonda emeği geçenlerin hepsine; çok çok teşekkür ederim.
Bu yaptıklarınız hiçbir zaman unutulmayacaktır.
::::::
::::::
TAŞLAR VE OTLAR
Esen tüzgarlarla çiçek ve ot tohumları; dört bir yana savrulur ve buldukları bir taş oyuğunda yağan yağmurla beslenir ve mevsimi gelince açıverir.
Şehir içinde ve bilhassa Kaleiçi’nde bu otlaşma çok çok fazladır. Çünkü bakım yoktur. Otlar akıllarına gelirse yalandan şöyle bir sökülür. Gazetelere haber olur ve tamam.
Halbuki etrafında kalan surlar kadar bir o kadar da duvarlar vardır. Bunlar üerinde tutunan otlar o kadar büyürlerki; duvarları bile yıkar. Ama hiç ilgilenen olmaz.
Surlar üzerinde yetişen incir ağaçları; görevlilerce bir manzara gibidirler! Tarihi surlarda oluşturdukları çirkinlikler ve yıktıkları duvarlar onları hiç rahatsız etmez.
Her Cuma camilerde temizlik yapan “belediye işçileri” maalesef bu surları temizlemek için görevlendirilmez. Çünkü önemsenmez.
HIDIRLIK SOKAK’TAKİ
Üzerinde kitabe olan bir üç yüzlü duvar vardır. Bu duvarların turistler devamlı fotoğrafını çekerler.
O duvarın her oyuğunda bir ot kümesi vardır. Hatta en yukarıda çatı kısmındaki taşlar¸otlardan ve aşınmalardan dolayı “ha düşü, ha düşecek” durumdadır ama hiç aldırış eden yoktur.
Çünkü BAKAN yoktur!
Bakan bakmazsa, görevliler görevini yapmazsa n’olacak?
Müze görmez, Belediye de ilgilenmez ise; otlar o koskocaman taşı mutlaka kaydırıp düşürecektir.
Ve ihmaller zincirine bir taş duvar daha eklenecektir.
Kaleiçi güzelliklerini kaybetmeye devam edecektir.
Bu güzel yazı için teşekkür ederim.