Tek tip demokrasinin çoklu sistemi…

Gözümüz aydın olsun…
Dünyada bir örneği daha olmayan bir işi becerdik…
Bundan böyle “Çoklu Baro” sistemine geçmiş bulunuyoruz…
Her alanda olduğu gibi bu olayda da “yerli ve milli baroların” önünü açmış olduk böylece…
Ayrıca Türkiye Barolar Birliğinin (TBB) seçiminde de “yabancı parmakları” azalttık ve kurulacak “yerli ve milli barolardaki, yerli ve milli baronların” parmağını çoğalttık…
Böylece TBB de temsilde adaleti(!) sağlamayı da başarmış olduk…
 
Saray tarafından atanan yerli ve milli kadrolarla yerli ve milli hale getirilen HSK, Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesinden sonra artık Barolar ve TBB’de yerli ve milli olma yoluna sokulmuştur.
Artık bundan böyle gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında “adli ve idari hukuk hizmeti” satın almak isteyen devlet kurumları yerli ve milli barolara üye baronlardan içi çok rahat olarak ve gözleri arkada kalmadan bu hizmeti satın alabilirler…
Arada bir muzırlık yapan hâkimler de böylece hizaya sokulacaktır…
Önlerine gelen olayda “müdafiinin” yerli ve milli barolardan olup olmadığına bakarak karar vermek zorundalar…
Aksi halde HSK tarafından sigaya çekilmeleri hatta sürgünleri, görevden alınmaları kaçınılmazdır.
 
Ne güzel bir ülke olduk öyle değil mi?
Saray merkezli yasama…
Saray merkezli idari mekanizma…
Saray merkezli sosyal, kültürel, ekonomik ve inanç hayatı…
Saray merkezli yargılamada oluşturulmuştu ama Baroların arada bir çıkıntı yapması huzur kaçırıyordu, çok şükür o da halledildi yerli ve milli baroların önünü açarak…
 
Ülkemizi böylesine güzel bir sisteme kavuşturan başta milletvekillerimizi, onları seçen ve anayasa değişikliğini sağlayan muhterem halkımızı avuçlarım patlarcasına alkışlıyorum…
Yaşayın, var olun, sağ olun…
Elleriniz dert görmesin…
Siyasi literatüre geçecek “tek merkezli demokrasinin” inşa edilmesine katkı koyduğunuz için bu ülke yüzyıllarca sizlere minnet duyacaktır…
Kendilerini demokrasinin beşiği olarak ilan eden Batılı ülkelere “demokrasi nasıl oluru” göstermiş olduk…
Yeminle söylüyorum bizi kıskanacaklardır artık…
Yarından tezi yok, AB ülkeleri ve ABD “Çoklu Baro” sistemini kendilerinde de kurmak için Türkiye’ye uzmanlar gönderecek ve bunu nasıl başardığımızı inceleyeceklerdir.
 
Aslında ben diyorum ki, hazır elimiz değmişken “tekil” olan kuruluşlarımız da “çoklu” hale getirsek nasıl olur?
Mesela, mevcut Merkez Bankası ve Hazine dış borçlar altında inliyor…
Bunların yanına “sıfır borçlu” yenilerini kursak dışarıda kredibilitemiz dehşet artar…
Katar denilen çadır devletinin elindeki tüm kuruluşlarımızı bir çırpıda yeniden alırız…
Böylesine borçsuz Hazine ve Merkez Bankasına kredi vermek için kapımızda kuyruk olurlar…
Heyyytttt be… Uçururuz bu ülkeyi vallahi…