SULTANİZM…
Yayınlanma :
27.10.2020 10:23
Güncelleme
: 27.10.2020 10:23
Gerçekten cuk diye oturan bir tanımlama…
Yarın sabah Erdoğan çıkıp “Ben anayasayı da Anayasa Mahkemesini de tanımıyorum” diyebiliri mi, evet der…
Ki, çok defalar denk geldiğinde bunu söylemiştir.
Peki, “Ben ümmetin halifesiyim” diyebilir mi, evet onu da diyebilir…
Bunları doğrudan demiyor ama kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla tarzında zaten söylüyor.
Sadece o demiyor, AKP’nin tüm kadroları da bunu dolaylı biçimde ifade ediyor.
Peki, gerek Erdoğan’a ve gerekse AKP kadrolarına bunu söyleme cesareti veren nedir?
Elbette ki meydana getirdikleri yönetim sisteminde bu tavırların hesabını soracak olan kurumların olmayışıdır.
Kaldı ki toplumun bir kesimi de Erdoğan’ın ve AKP’nin bunları söyleyebilme ve söylediklerini uygulayabilmelerinin “hakları(!)” olduğunu sanıyor.
Çünkü ta en başından beri Erdoğan ve AKP, topluma demokrasinin “sandıkta başlayıp sandıkta bittiğine” inandırmışlardır.
“Sandıkta çıkmışsam ben her şeyi yaparım…”
Nitekim yapıyorlar ve hiçbir kurum da hesap sorabilme yetkisi ve yeterliliğine sahip değil.
Cumhuriyetle birlikte “anayasal devlet” olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, sandıktan çıkan her şeyi yapar, algısını yerleştiren Erdoğan ve AKP sayesinde “anayasalı devlet” durumuna getirildi.
Anayasal devlet, “hukuk devletidir”
Kurumları, kuralları vardır ve sandıktan çıkan iktidar hukuk devletinin kurum ve kurallarına göre yönetme yetkisine sahiptir.
Sandıktan hangi ekseriyetle çıkarsa çıksın asla bu kurum ve kuralların dışına çıkamaz.
Çünkü hukuk devletini koruyan, iktidarı denetleyen mekanizmalar vardır ve bu mekanizmalar harekete geçerek iktidarı mahkûm eder.
Bu noktada en önemli denetleme mekanizması da basın ve “örgütlü toplumdur.”
Erdoğan ve AKP, ilk günden başlayarak hem basını baskı altına almış, hem de toplumu örgütsüzleştirerek hukuk devleti denetim mekanizmalarını ortadan kaldırmıştır.
Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti devleti “anayasalı devlet” haline dönüşmüştür.
Anayasalı devlet şeklen anayasası olan ama kanunlarla yönetilen devlettir.
Çıkarılan kanunların ve alınan kararların anayasaya uygun olup olmadığı önemli değildir.
Özgürlükler, insan hakları kanunlarla ya da KHK larla askıya alınır ve bunu kimse ve hiçbir kurum yok edemez.
Servetin hukuka göre değil, yanındakilere göre dağıtılması ve paylaşılmasının hukuka ve anayasaya aykırı olduğu söylendiğinde de “sandıktan ben çıktım kardeşim, meşru yönetim benim ve dilediğimi yaparım, anayasanın değil benim borum öter” denir.
İşin kötüsü halkın yarısı da bu ifadeyi haklı bulur.
Şeklen önde anayasa ve anayasal kurum ve kuruluşlar vardır ama bunların arkasındaki tek adamın siyaseti ile bunlar etkisi ve yetkisi kırılmışsa bunun adı anayasal devlet değil, anayasalı devlettir, diğer adıyla sultanizmdir…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: