BUNUN ADI SOYGUN DEĞİLSE NEDİR…
Yayınlanma :
10.11.2020 10:10
Güncelleme
: 10.11.2020 10:10
17/25 Aralık 1993 yılında ortaya atılan yolsuzluk iddiaları ile Zerrap’ın İran’a yasadışı yollarla petrol karşılığı altın ödemeleri için aracılığının ortaya çıkmasından sonra yaşanan tartışmalarda, “Tamam, kardeşim çalıyorlar ama çalışıyorlar da…” şeklinde halk arasında bir savunma geliştirilmişti.
Gelin şimdi “nasıl çalıştıklarını” bir görelim.
“Sayıştay’ın 2019 Uygunluk Raporunda yer alan ifadelere göre; köprü, tünel, otoyol, hastane, havalimanı gibi projelere verilen Hazine garantisi nedeniyle 61 milyar 719 milyon 332 bin lira kur farkı ödendi” deniliyor.
Bu ifadeler, araç geçiş garantili otoyollar, köprüler, tüneller ile yolcu garantili havalimanları ve hasta garantili şehir hastaneleri yapan şirketlere, verilen garantinin karşılığı olmayınca hazineden ödenen dövizin artışından kaynaklanan farkın toplamıdır.
Ne diyordu muktedir?
“Devletten kuruş çıkmadan tarihin en büyük yatırımlarını yapıyoruz…”
Peki, bu ödenen 62 milyar lirayı kim ödüyor?
Üstelik bu para, yapılan anlaşma döviz üzerinden yapıldığından sadece dövizdeki kur artışından kaynaklanan farktır.
Birde bunun üzerine ödenen garantinin anaparasını da ekleyince ortaya çıkan rakamlar oldukça ürkütücüdür.
Bunlar bu gariban halkın içtiği şişe suyundan, yediği beyaz ekmeğe kadar alınan vergilerle ödeniyor.
Uzmanlar hesaplamışlar; sadece 5 yılda dövizdeki kur farkı olan 62 milyar lira ile “14 adet Avrasya Tüneli, 12 adet Osmangazi Köprüsü, 8 adet Çanakkale Köprüsü, 6 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü” yapılabiliyor.
Şimdi sormak gerek; bunun adı soygun değilse nedir?
AKP iktidarı “kamu-özel ortaklığı” diye bir ekonomik ucube icat etti.
Nasıl bir ortaklık ise kazanan hep yandaş şirketler, kaybeden ise emekçi halk.
Hiçbir dünya ülkesinde devlet üzerinden, özel sektöre ve daha çok da yandaş şirketlere böylesine büyük kaynakların aktarıldığı görülmemiştir.
Ve bu soygunu halkın gözünden kaçırmak içinde başvurulan en önemli silah da “İslamî söylem olmuştur.”
Yoksulluk, yolsuzluk ve yokluklar İslamî terimlerin içine yerleştirilerek hap olarak bu halka sürekli yutturulmuş ve yutturulmaya da devam edilmektedir.
Bu hapları yutmayanlar ve haklarını arayanlara ise baskı ve açlığa mahkûm etme yöntemleri uygulanmaktadır
Böylece soygun iddiaları göz ardı ettirilmiş ve yaşanan yoksulluklar “kader” olarak bu halka kabul ettirilmiştir.
Ne AK Partinin ne de Genel Başkanları Erdoğan’ın İslam diye, İslamî düzen diye bir dertleri yoktur.
AK Parti ve Erdoğan’ın, vahşi kapitalist düzenin yeni versiyonu olan neoliberal sistemin Türkiye şubesi olmaktan başka bir işlevleri yoktur.
Vahşi kapitalist sistemin sömürüsünün sürdürülmesi için bir yandan halkı inançları ve hamasetle ile uyutmaya ve ikna etmeye çalışılırken, diğer yandan hak aramaya çalışanları baskı ve zorbalıkla sindirmeye çalışılmaktadır.
Bu soygundan kurtulmanın tek yolu, “demokrasi ve adalet sisteminin” yeniden kurulmasıdır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: