Deprem kıyametin alıştırması değildir
Yayınlanma :
05.11.2020 07:55
Güncelleme
: 05.11.2020 07:55
Osmanlı’da bile böylesine bilim düşmanı, hatta İslam’ın “ilim Çin’de de olsa gidin öğrenin” diyen İslam peygamberinin öğretilerine ters açıklama yapan ne Kazasker, ne de Şeyh-ül İslam olmadı.
İzmir depremi üzerine Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Deprem kıyametin alıştırmasıdır” diye bir açıklama yapıyor.
“Fuhuş ve sarhoşların kenti Gâvur İzmir bunu hak etti” diyenlerden ne farkı var bu açıklamanın.
Atatürk, işte böylesine Kuran’dan kaynaklı olmayan sözüm ona İslamî içtihatlarla koca imparatorluğun çöküşünü hazırlayan softalar ve gerici din adamları yüzünden Tevhid-i Tedrisat kanunu çıkardı, halifeliği lağvetti.
Yer kabuğunu, tektonik hareketliliği, yer kabuğunda iç ve dış basınçlarla kırılma ve kıvrılmalarla oluşan hareketliliğin deprem denilen sarsıntıları meydana getirdiğini bu zat bilmiyor mu?
Biliyor ama her afeti dinsel açıklamaya bağlayarak “imar affı ile bu felaketlerin sorumlusu olan iktidarı masum göstermeye çalışıyor.”
Bu muhterem aslında her felaketin “kader” olduğuna inandırmaya çalışıyor insanları.
Oysa dere yatağına ev yapmanın, çürük zeminlere bloklar dikmenin, sermayenin kar hırsıyla insanları ölüme sürüklemesinin “kader” olmadığını insanların bilmesini istemiyorlar.
Yaşanan acıların, kötü yönetimden kaynaklandığını insanlar öğrenmesin istiyorlar.
Ve buna da dini alet ediyorlar.
Kuran, evrenin ve hayatın var oluşunu, yaşanan canlı ve cansız hayat döngüsünü “İradeyi Külliye” olarak açıklarken, insanların öteki dünyadaki yerinin ne olacağına yine insanların “İradeyi Cüzziyesi” ile karar vereceğini belirtiyor.
Yani Allah diyor ki, seni yarattım ve sana akıl/zekâ verdim.
Bu akıl ve zekânla en iyi hayatı yaşayacağın nimetlerle dolu bir de dünya yarattım.
Eğer bu nimetleri kötü kullanırsan felaketlerle karşılaşırsın, iyi kullanırsan nimetlerden en iyi şekilde faydalanırsın.
Kısacası, dünyayı nasıl kullanacağının tercihlerini Allah, insanlara bırakmış.
Şimdi şu Ali Eroğlu denen zat bana bunun neresinin kader olduğunu göstersin bakalım.
En şiddetli depremlerde bile insanların hiçbir şekilde zarar görmemesi yine insanların bu dünyayı nasıl kullandıkları ile bağlantılıdır.
Bunun neresi kıyamet alıştırmasıdır?
Depremi, sel felaketlerini, yangınları ve tüm doğal afetleri İradeyi Külliye ile açıklamak, hem bilimi inkar, hem de Allah’ın emirlerini ters yüz etmektir.
Bunlar Osmanlıdan bile geride insanlardır.
Bakın II. Beyazıt döneminde yaşanan depremlere önlem olarak neler yapılmış.
Yer kabuğu hareketinin meydana getirdiği yer altında birikmiş enerjiyi ve gazları yerin üstüne vererek depremin şiddetini azaltmak amacıyla, şehrin muhtelif yerlerine 2 bin deprem kuyusu açtırılmış.
Fay hattı üzerinde bulunan İstanbul’da evlerin ağırlıklı olarak ahşaptan yapılması depremin zararını en aza indirmek için bilerek tercih edilmiştir.
Bunun sonucunda 1509 yılında İstanbul’da meydana gelen yüzyılın en büyük depreminde binlerce ev yıkılmış ama ahşap evler sayesinde can kaybı en az düzeyde olmuştur.
Ali Erbaş gibi bir gerici din adamını, 21. Yüzyılın Türkiye Cumhuriyeti hak etmiyor
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: