AYDIN OLMANIN SORUMLULUĞU
Yayınlanma :
07.10.2020 09:54
Güncelleme
: 07.10.2020 09:54
Cumhuriyetin tüm kurumlarının DNS ile oynanmış,
Kurucu felsefe her yerinden darbe almış,
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurucu babaların yoktan var ettiği tüm üretim araçları haraç/mezat satılmış,
Bir yanda bir avuç yandaşta inanılmaz servet birikimi olurken, halkta inanılmaz bir fakirleşme ve yoksullaş meydana gelmiş,
Ve en önemlisi cumhuriyetin bir araya getirdiği farklı kültürel ve sosyal gruplar tasada, kederde ve kıvançta aynı ruhi şekillenme içindeyken birbirlerine hasım olacak kadar toplumsal ayrışma ve bölünme noktasına getirilmiş…
Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen bu garabet yönetim biçimiyle gidiş son derece tehlikeli bir hal almıştır.
Çünkü bu Sistemin sonucunda cumhuriyetin tüm kurumları tarikatların, cemaatlerin adeta tekkesi haline getirilmiş.
Bunun sonucunda ülke, laik demokratik cumhuriyetten yana olanlarla laiklik ve demokrasi karşıtlarının karşı karşıya geleceği bir noktaya doğru sürüklenmektedir.
Ülkenin bekası, huzur ve barış içinde yaşayan bir ülke olmamız için bu tehlikeli gidişin durdurulması gerekmektedir.
O kadar ki, bu sistemin kurucuları olanlar meslek örgütlerinin muhalefetine bile tahammül edemez durumdalar.
İşte tam da bu noktada ülkemizin aydınlarına büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Sağcı, solcu, laik, ülkücü, Atatürkçü, aydınlanmacı, liberal aydınların buluşma noktası tektir artık.
“Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyet için birlikte mücadele etmek…”
Hiçbir aydının “ben bu kokuşmuş sistem içinde mücadele etmem” deme lüksü yoktur.
Bunu gerekçe eden ve kenara çekilerek kendini korumaya çalışanlardan tarih ve bu ülkenin gelecek nesilleri hesap sorar.
“Ali Şeriat’i Yalnızlık kitabında” sorumluluktan kaçan aydınlar için şunu söyler:
“…odasında duran kendini ateşlerde gören, dünyasının ve hayatının yandığını, evinin kül olduğunu seyreden bir aydının, bu acımasız ateşi bizzat kendisinin yaktığını hatırlaması çok daha büyük bir acıdır.”
Bu sisteme karşı milyonlarca insanın itirazı var.
Tarih bizlere göstermiştir ki, toplumsal itirazların sonuç alabilmesi iki temel unsura bağlıdır.
Birincisi, farklı görüşlerde olsalar da aydınların asgari müşterek olan laiklik, demokrasi ve cumhuriyetten yana bir araya gelmeleridir.
İkincisi de toplumun örgütlü bir halde olmasıdır.
AK Parti iktidarı kurmayları bu iki unsurun oluşmaması için 18 yıldır her türlü tedbiri almıştır ve almaktadır.
Aydınların itirazlarını yükseltmemeleri için baskı, korkutma ve tehditler başta olmak üzere her türlü yola başvurulmakta, toplumu aydınlatma gibi sorumluluğu olmayan aydınların “entelektüel gevezeliklerle” zamanı geçirenlere ses edilmemektedir.
Ama iktidarın en korktuğu unsur, toplumun itirazlarını yükseltmeleri için örgütlenmeleridir.
İşte bu noktaya asla tahammülleri yoktur.
Barolarla ve TTB ile ilgili yaşananlar buna en tipik örnektir.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: