Sokak festivali ve Tütüncü

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Kepez demografik olarak heterojen bir sosyal dokuya sahiptir.
Türkiye’nin hemen her köşesinden gelen ve burayı yurt edinip yerleşen bu insan topluğunun meydana getirdiği ilçe, 40 ilden daha büyük bir nüfus yoğunluğuna sahip.
Farklı kültürlerden ve farklı geleneklerden gelen bu insan topluluğunun kente entegrasyonu ve Antalya’yı içselleştirmeleri uzun bir zaman süreci gerektirir.
Lakin bu süreci kısaltamak mümkündür ve bunun da aracı “kültür ve sanatla bütünleşmiş” yatırımları ve bu yatırımlarda yine bu insanların kendini bulacakları sanat ve kültür faaliyetleri yapmaktır.
İşte bu anlamda Kepez Belediye Başkanlığında 3. dönemini yaşayan “Hakan Tütüncü,” Kepez’i adeta kültür ve sanat faaliyetlerinin en yoğunlaştığı ilçe durumuna getirmiş.
İnsana dokunmayı iyi bilen bir siyasetçi Tütüncü.
Sadece sosyal etkinliklerle değil, kültür ve sanat faaliyetleriyle de insana nasıl dokunulacağını iyi biliyor.
Zaten Hakan Tütüncü’nün hayata bakışında da sanat ve edebiyat ağırlıklı bir yer tutuyor.
Siyasetle sanat ve edebiyatı harman edebilmeyi başaran ender siyasetçilerden.
Bu anlamda şunu diyebilirim ki; “Tütüncü, AK Partili diye tarif edilen prototipin dışına sanat ve edebiyatla taşmış birisi.”
 
Daveti üzerine bir akşam 42 dönümlük alana kurulan ve Antalya’nın en büyük kent meydanında ilkini düzenlediği “Sokak Festivaline” katıldım.
Orada geçirdiğim brkaç saat içinde gerçekten büyük bir keyif aldım.
Bundan 40-50 yıl önce içinde yaşadığımız sokaklar ve mahallelerdeki yaşam canlandırılmış.
Seramikçisinden tel cambazlarına, kadayıfçılardan dondurmacısına kadar uzanan hayatımızın geleneksel unsurları bir araya getirilmiş.
Özellikle çocuklar için her türlü eğlence ve oyunlar adeta mıknatıs gibi çekiyor insanları.
Binlerce insan hıncahınç doldurmuştu meydanı.
Bir ara Tütüncü’nün gözlerine baktım, keyiften pırıldıyordu.
Halkın, özellikle çocukların teveccühü inanılır gibi değildi.
Fotoğraf çektirme aralarında fırsat buldukça iki cümle ancak konuşabildik…
Ve nihayet ayrılacağım zaman bana “biri İsmet Özel’e, diğeri de Nazım Hikmet’e” ait iki şiir armağan etti, duygulu okuyuşuyla…
Şiirlerden etkilenmiş olmalıyım ki giderken ben de “Salkım Söğüt” şiirini kendi kendime iç sesimle okudum…
 
Türüncü’yü beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz (ki buna ben de dahilim) ve hatta kimi ithamlarda da bulunabilirsiniz ancak hayatın gerçeğine baktığımızda Kepez’de 10 yıl içinde özellikle kültür ve sanat alanında insanların hayatına dokunabilen çok iyi işler yaptığını da kabul etmek gerekir.
Göreve ilk geldiğinde toplantı salonu dahi olmayan, siyasi toplantıların bile düğün salonlarında yapıldığı Kepez’de şimdi “Erdem Bayazıt, Mimar Sinan, Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezleri ile Arif Nihat Asya açık hava tiyatrosu, Osman Gazi, Orhan Gazi, Amir Ateş Semt Konakları” kazandırdı.
 
Söz açılmışken Tütüncü’ye, bundan sonraki ilk kültür evine “Nazım Hikmet’in” adının vermesi dileğimi kamuoyuna açık olarak iletmek istiyorum…