İl başkanı kentin lideri olmalı

CHP’de geçen hafta, aylardır beklenen kongreler yapıldı.
Muratpaşa, Kepez ve Konyaaltı ilçe kongreleri gerçekleşti ve sonuçlar beklendiği gibi oldu.
Rakipsiz olarak kongreye giren “Hasan Şahin Muratpaşa’da” yeniden ilçe başkanı olurken, ikili yarışın olduğu “Kepez’de Önder Kurnaz” ve yine ikili yarışın olduğu “Konyaaltı’nda Onur Duruk” ilçe başkanlıklarına seçildiler.
İşin aslı, kimin ilçe başkanı olacağından daha çok “il kongresi delegeliğine” kimlerin seçileceği merak konusuydu.
Görüştüğüm potansiyel il başkanı adaylarının hemen hepside “hele ilçe kongreleri bitsin bir bakalım” demişlerdi.
İlçe kongreleri bitti ve şimdi il başkanlığı ile il yönetimleri ve kurultay delegelikleri konusunda her mahfil bir çalışma yürütecek.
Ancak net olan bir şey var:
“Merkez İlçe Kongreleri sonuçlarına göre; delegelerin çoğunluğu Ümit Uysal’ın ve Muratpaşa ilçe Başkanı Hasan Şahin’in tercihi yönünde hareket edeceklerdir.” 
Daha değişik bir ifade ile söyleyecek olursak;
“İl Başkanının kim olacağı konusunda son sözü Ümit Uysal ve Hasan Şahin söyleyecekler…”
***
Mevcut İl Başkanı “Ahmet Kumbul’un” dışında şu ana kadar CHP tabanında il başkanlığı için ciddi olarak isimleri geçen adaylar “Niyazi Nefi Kara, Ömer Melli, Mustafa Erdem ve Nusret Bayar” oldu.
Bu isimlerin dışında partili tabanda sıkça konuşulan ve gerçekten kabul gören bir diğer isim ise “Baro Başkanı Polat Balkan’dı.”
Bu isimlerin hepsi de il başkanlığını hakkıyla yapacak donanıma sahipler.
Ancak kafalarda dolaşan soru şu şimdi:
“Uysal ve Şahin bunlardan hangisinin adaylığını destekleyecek?”
Kulislerde Uysal ve Şahin’in, Kumbul’u desteklemeyeceği ve ibrenin son günlerde “Nusret Bayar’a” döndüğü konuşulmaktadır.
Ancak konuştuğum kimi CHP’li dinamikler Bayar’ın, kendi ilçesinde bile yeterli desteğe sahip olmadığını, il başkanlığı konusunda batı ilçelerinden ciddi bir kabul görmeyeceğini ifade ettiler.
***
Her ne kadar merkez ilçelerde Uysal ve Şahin güç kazanmış olsalar da il kongre delegelerinin yarısını kırsal ilçelerden gelecek delegeler oluşturmaktadır.
Tam da bu noktada kısal ilçelerde belli bir gücü olan “Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, il kongresinde dengenin bir yanını oluşturacaktır.”
Henüz şu aşamada Muhittin Başkanın sahaya sürdüğü bir aday olmadığını söyleyebiliriz.
Ancak bu sessizlik Muhittin Başkanın da sahaya bir aday sürmeyeceği anlamına gelmez.
Şu aşamada Muhittin Başkanın önünde iki seçenek var gibi görünüyor.
Birincisi, kırsal ilçelerdeki delegeleri toparlayarak merkezde desteğini alacağı delegeleri de buna ekleyip Uysal’ın çıkaracağı adayın karşısına “bir adayı sahaya sürebilir…”
Böyle bir durum söz konusu olduğunda geçmişte sıkça örneklerini yaşadığımız gibi parti içi kesin bölünmelerin yolu açılır…
İkincisi, Uysal ile görüşüp “Genel Merkezin de isteği doğrultusunda ortak bir uzlaşı adayı üzerinde anlaşabilir…”
Bana göre en makul olan tavır da bu olur, diye düşünüyorum…
***
Gelelim işin asıl boyutuna:
Yukarı da yazdığım il başkan adaylarının hepsi de bu işi bihakkın yapabilecek isimlerdir.
Ancak, önümüzdeki dönemin karakteristik özelliklerini düşünerek hareket edilmesinde büyük fayda var.
Nedir önümüzdeki dönemin karakteristik özelliği?
Seçilecek olan il başkanı ve yönetimi muhtemelen erken yapılacak olan “cumhurbaşkanlığı ve TBMM üyelerinin seçimini sırtlayacaktır.”
17 yıldır ülkeyi kolay kolay içinden çıkılmaz iç ve dış sorunlar yumağı haline getiren AK Parti ve Erdoğan’dan bu ülkeyi kurtarmanın son raundunu yaşayacağız.
İşte bu son raunt da Antalya’da alınabilecek son oyun bile peşine koşacak, partiyi CHP binasından değil, araziden yönetecek, her gün gömleğinin teriyle evine gidebilecek bir il başkanı arayışında olunmalı.
Bu anlamda da CHP’ye seçilecek “il başkanı sadece CHP’lilerin değil, kentin lideri olabilecek niteliklere sahip olmalı.”
Yani, sadece CHP’nin 30 bin üyesinin kabulü değil, CHP’ye oy veren 500 bin insanın kahir ekseriyetiyle kabul edebileceği, CHP dışı muhalefetin ve STK’ların sıcak bakacağı bir isim olmalı il başkanı olacak kişi.
“Liderlik özellikleri taşıyan bir il başkanı Millet İttifakını daha da güçlendirir, İttifak dışındaki muhalefeti yanına alabilir ancak…”
22 Ekim 2019 günü HÜRSES’te yayınlanan “Nasıl bir il başkanı” başlıklı yazımda şunları yazmışım.
“CHP’de, Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayına gelecek oyları konjonktürel olarak artmasını beklemek yerine, konjonktüre rağmen sahaya inecek, mahalle mahalle, köy köy dolaşıp insanları ikna ederek oylarını alacak bir il başkanı gerekli…
Böyle bir il başkanının alt kadrosu da en az il başkanı kadar sorumluluk duyan, en az onun kadar donanımlı, en az onun kadar sahada emek sarf edecek kişilerden oluşmalı.
Zayıf, düşük profilli kişiler kongre hesabı gereği dengeler uğruna yönetimlerde yer almamalı.”
Bu nedenle parti içi ve gelecekle ilgili hesaplar bir yana bırakılmalı, CHP’nin oyun kurucuları gerçek anlamda bir uzlaşma örneğini göstermelidirler.
 
Nitekim yine aynı yazımda şunları yazmışım.
“Kongre süreçlerinin oyun kurucuları, gelecekle ilgili hesaplarını bir yana bırakıp yan yana gelerek ortak akılla bunu gerçekleştirebilirler ve bunu yapmak mecburiyetindedirler…
Bunun yerine hala kendi hesapları ile çalışırlarsa partiden tasfiye olurlar, parti içinde hiçbir gelecekleri kalmaz…”
 
Birbirlerini siyaseten “gömme” güdülerinden uzak durarak CHP’nin oyun kurucu dinamikleri aralarında bir şekilde uzlaşmalıdırlar…
Böylece güçlü ve lider bir il başkanı ve il yönetimi oluşturulabilir…