BORÇ ALAN TALİMAT DA ALIR
Yayınlanma :
24.08.2020 10:04
Güncelleme
: 24.08.2020 10:04
Adeta hap haline getirip topluma yutturulmaya çalışılan sözü şöyle.
“2013 yılında İMF’ye olan borcumuzu ödeyip sıfırladık.
Sonra İMF bizden borç istedi ben de verin diye talimat verdim…
Bugün borç alan, yarın talimat alır dedim…”
El-Hak, İMF’ye olan borcumuzu ödemiştir, bu doğrudur.
Lakin İMF’nin bizden borç istediği konusunda çeşitli tevatürler var.
Muhalefete göre bu borç isteme değil, İMF 5 milyarlık bir taahhütte bulunmamızı istemiş, bizde tamam demişiz ve daha sonra bu taahhüt kullanılmamış…
Ayrıca yıllarca meydanlarda “İMF defol” diye bağırdığımız bu sömürücü kuruluşun ülkemizden gönderilmesi elbette iyi bir şey…
Zaten işin burasına kafam takılmıyor…
Gerekli olsaydı İMF bu taahhüdünüzü yerine getirin derdi ve bizde bunu yerine getirirdik…
5 milyar dolar(cık) nedir ki bizim gibi dev bir ülke için…
Pandemi döneminde çeşitli ülkelere bağışladığımız maske, dezenfektanın tutarı bunu birkaç katı…
Kafama takılan nokta
Erdoğan diyor ki, “Bugün borç alan, yarın talimat alır…”
Bu söz çok ciddi bir söz…
Ve Erdoğan doğru söylüyor…
Demek ki biz yıllar boyunca ABD, Dünya Bankası, İMF gibi emperyalistlerden borç aldığımızdan dolayı, siyasi iktidarlarımız ABD ve finans kuruluşlarından hep talimat almış ve gerek uluslar arası ilişkilerimiz ve gerekse ülke içi meselelerimiz hep bu talimatlara göre olmuş…
Bu zaten bir sır değil, herkesçe biliniyor ve Erdoğan aslında malumu ilan ediyor…
Ama tam da bu noktada AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a bir sorum olacak…
“İMF’yi gönderdikten sonra “sıcak para” adı altında başta İngiltere Bankaları ve bankerleri olmak üzere çeşitli ABD ve AB ülkelerinin bankalarından bugüne kadar –ekonomistlerin dediğine göre -kamu ve özel sektör olarak- 431 milyar dolar borç almışız…”
Hemen hemen borç almadığımız ülke kalmamış gibi…
Yine ekonomistlerin incelemelerine göre borç aldığımız (kamu ve özel sektör toplamı) ülke sayısı 60 civarında…
Ama en baba borçlandığımız ülkeler ABD, İngiltere, Almanya, Avusturya ve Hollanda…
İmdiii…
Erdoğan’ın bu sözünden yola çıkarsak “bu ülkelerden borç aldığımız için onlardan talimat da alıyor muyuz?”
Rica mı, talimat mı…
18 yıldır sıcak para diye adlandırılan bu borçları aldığımız ülkeler, bizim dış politikada nasıl davranacağımızı bize talimatla mı bildiriyorlar?
“Trump’un, Putin’in, Merkel’in, Macron’un, Boris Johnson’un” zaman zaman ilettikleri “ricaları” büyüklük bizde kalsın diye mi, yoksa bu “ricalar” aslında talimat olduğu için mi yerine getiriyoruz?
İşte kafama takılan soru bu…
Talimat almayız, dedik…
Diyelim ki, bize borç veren ülkeler, borç verdiği için talimat da vermeye kalktılar ama biz dik durduk “arkadaş biz bağımsız, yerli ve milli bir iktidarız, bize öyle talimat falan veremezsiniz, biz ülkemiz çıkarlarına göre karar alırız…” dedik…
-Ki böyle de denilmesi gerekir zaten-
Dedik de sonrası ne olur?
Dünyayı paylaşan emperyalist şirketler bu duruşunuz karşısında “ya öyle mi, o zaman sökülün paraları, ödeyin bakalım bu borçları ve faizlerini…”
Dediklerinde zamanında ödemede zorlanacağız…
Ki, ödeyemiyoruz…
Çünkü aldığımız borçları geri dönüşü olmayan tarım ve sanayi dışı alanlarda altyapı ve hizmet sektöründe ve özellikle yandaşlara peşkeş çekerek harcadık…
Katma değeri yüksek mal üretimimiz yok…
Bu alanda hiç yatırım yapmadık…
Tarımda ithalatçıyız…
Sanayi ihracatımızın yüzde 70 i zaten ithal girdileri…
Turizm gelirleri bu yırtığı yamamaya yetmiyor…
Kısacası aldığımız borçları çar-çur etmişiz ve ödemede zorlanıyoruz…
Ve alacaklı ülkeler karşımıza dikilip “ya borcunu ödersin ya talimat alırsın” diye haramilik ediyorlar…
Bizim neyimizi kıskanacaklar…
İşte içinde bulunduğumuz durum tam da budur…
Hem borcunu ödeyemez, hem de talimat almayı reddedersen o zaman sana ders vermeye başlarlar…
Bankalarımızın yüzde 65’i, sigorta şirketlerinin yüzde 85’i, borsada işlem gören hisselerin yüzde 80’i bize borç veren ülkelerin elinde…
İlk iş olarak buralarda suni krizler yaratırlar…
Kredi bulamayacak olunduğundan –ki, kimse bize borç vermiyor, swap denen takasa bile yanaşmıyorlar artık- karşılıksız para basılmaya başlanır…
Yaratılan kriz ve karşılıksız para basılması, her şeyini dövize bağlamış ülkemizde dolar ve avroyu fırlatır, hayat pahalılığı çekilmez hale gelir ve bağırmaya başlarız…
“Dış güçler bizi kıskandığı için ekonomimize baskı yapıyorlar…”
İşte en büyük yalan da burada.
Dış güçler seni kıskandığı için değil, borcunu ödeyemediğinden verdiği talimatı uygulayamadığın için baskı yapıyor…
Ya parayı ödeyeceksin ya da talimatı uygulayacaksın…
İşte 18 yılda AK Partinin uyguladığı ekonomik politikaların vardığı durak burası…
Ve bana göre de son durak…
Çözüm nedir…
Çözüm çok basit…
Üreten ülke olacaksın…
Bunun sırrı da Osmanlıdan bitik bir ülkeyi alıp 15 yılda saygın bir ekonomiye ulaşılmasının sağlandığı dönemi, sosyal devleti de yanına ekleyerek yeniden hayata geçireceksin…
Özet olarak; yeniden borçlanmadan, Kılıçdaroğlu’nun 2. Yüzyıl manifestosunu hayata geçirirsek AK Partinin 18 yılda yarattığı tüm tahribatı kısa sürede silmek ve yeniden saygın bir ülke haline gelmek mümkün…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: