Bayramın üçüncü günü.
Körfezi üç yandan kucaklayan Beydağlarını izliyorum.
Güneş battı-batacak…
Bulutların yakaladığı ışık demetleri, olanca ihtişamı ile gökyüzünü ve bulutları kızıla boyuyor…
Beydağlarının gri-kırmızı karışımı sülietinin tepelerini, yalayarak geçiyor kızıl-gri bulutlar.
Körfezin mavi-gri karşımı dalgalarından yansıyor, gri-kızıl bulutlar…
Güneş, yavaşça çekilirken Beydağlarının ardına doğru, renkler solmaya başladı ve kızıllığın sertliği yerini Japon ipeği armonisine terk etti.
Soldu…
Şimdi sadece gri Beydağları sülieti ve giderek karanlıklaşan Körfezin serin suları var…
Dolunay uç verdi birden…
Sanki Akdeniz’in duldasına yatmış güneşin gitmesini bekliyormuşçasına sarı, sapsarı ve kocaman bir kağnı tekerleği gibi kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne doğru utangaç ama gizli gizli gülümseyen, arsız bir yüzle çıkıverdi…
Karşıda Konyaaltı’nın ışıkları ipilderken dolunay, usulca sarı-beyaz karışımı ilk ışıklarını salıverdi Körfeze…
Yakamozlar ivecen ivecen fırlayıverdiler hafif meltemin eşliğinde…
Akşamın ilk karanlığı yerini gizli ve uzun bir lacivert geceye bırakırken, yandaki cafeden Dalida’nın tatlı, sıcak sesi kulaklarıma dolmaya başladı…
Romantizmin tanrıçası, aşkların gizli okunu Dalida’nın ses tellerine yüklemiş olsa gerek ki
Birazdan romantizmi düşleyenler, ruhlarını dinginleştirecek bu sesle romantik ve birazda melankolik geceye bırakılar bedenlerini, arsızca gülümseyen dolunayın ışıkları eşliğinde…
Kimileri, gecenin koynunda romantizmi değil, parayı ve seksi düşünürken hangi disco ya da müzikholde sabahlayacağının planları yapmaya başlarlar…
Kimileri, sevdasız geçecek bir gece daha başlıyor diye kıvranıyor…
Yalnızlığın gece ile harman olduğu kuytularda, bir nefes “dumanla” boğulmanın ve “uçarak” sabahı karşılamanın hülyalarına daldılar bile…
.jpg)
Kepez’in işçi mahallelerinde sokaklar tenhalaşmaya başlamıştır şimdi.
Dolunayı, sadece sokakları aydınlattığı için seven kadınlar, top oynayan çocuklarına, “hadi oğlum, bak şimdi baban gelir” diye sesleniyor…
Bir köşeye çekilen genç kızlar, annesinden gizli sevgilisine aşk dolu sms yazıyor şimdi cep telefonuyla…
Ertesi gün buluşmalarının heyecanını ilk akşamdan yaşamaya başlamıştır bile…
Ve dolunay hırsız adımlarla yükseldi…
Ve ben…
Körfezi üç yandan kucaklayan Beydağlarını izliyorum.
Güneş battı-batacak…
Bulutların yakaladığı ışık demetleri, olanca ihtişamı ile gökyüzünü ve bulutları kızıla boyuyor…
Beydağlarının gri-kırmızı karışımı sülietinin tepelerini, yalayarak geçiyor kızıl-gri bulutlar.
Körfezin mavi-gri karşımı dalgalarından yansıyor, gri-kızıl bulutlar…
Güneş, yavaşça çekilirken Beydağlarının ardına doğru, renkler solmaya başladı ve kızıllığın sertliği yerini Japon ipeği armonisine terk etti.
Soldu…
Şimdi sadece gri Beydağları sülieti ve giderek karanlıklaşan Körfezin serin suları var…
Dolunay uç verdi birden…
Sanki Akdeniz’in duldasına yatmış güneşin gitmesini bekliyormuşçasına sarı, sapsarı ve kocaman bir kağnı tekerleği gibi kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne doğru utangaç ama gizli gizli gülümseyen, arsız bir yüzle çıkıverdi…
Karşıda Konyaaltı’nın ışıkları ipilderken dolunay, usulca sarı-beyaz karışımı ilk ışıklarını salıverdi Körfeze…
Yakamozlar ivecen ivecen fırlayıverdiler hafif meltemin eşliğinde…
Akşamın ilk karanlığı yerini gizli ve uzun bir lacivert geceye bırakırken, yandaki cafeden Dalida’nın tatlı, sıcak sesi kulaklarıma dolmaya başladı…
Romantizmin tanrıçası, aşkların gizli okunu Dalida’nın ses tellerine yüklemiş olsa gerek ki
Birazdan romantizmi düşleyenler, ruhlarını dinginleştirecek bu sesle romantik ve birazda melankolik geceye bırakılar bedenlerini, arsızca gülümseyen dolunayın ışıkları eşliğinde…
Kimileri, gecenin koynunda romantizmi değil, parayı ve seksi düşünürken hangi disco ya da müzikholde sabahlayacağının planları yapmaya başlarlar…
Kimileri, sevdasız geçecek bir gece daha başlıyor diye kıvranıyor…
Yalnızlığın gece ile harman olduğu kuytularda, bir nefes “dumanla” boğulmanın ve “uçarak” sabahı karşılamanın hülyalarına daldılar bile…
Kepez’in işçi mahallelerinde sokaklar tenhalaşmaya başlamıştır şimdi.
Dolunayı, sadece sokakları aydınlattığı için seven kadınlar, top oynayan çocuklarına, “hadi oğlum, bak şimdi baban gelir” diye sesleniyor…
Bir köşeye çekilen genç kızlar, annesinden gizli sevgilisine aşk dolu sms yazıyor şimdi cep telefonuyla…
Ertesi gün buluşmalarının heyecanını ilk akşamdan yaşamaya başlamıştır bile…
Ve dolunay hırsız adımlarla yükseldi…
Ve ben…
Yorumlar
Kalan Karakter: