Arkadaşlıklar, dostluklar, insanlar arasındaki duygusal alışverişler hızla değişmekte. Bu durumda etkili olan faktörler teknolojik gelişmeler mi, küreselleşme mi, çıkar algısının değişmesi mi? Eskiden ilişkiler böyle değildi deriz. İnsanların doğası bir hayli farklılaştı. İlişkiler, hangi amaçla, nasıl, hangi konularda ve içinde bulunan toplulukların kültürüne göre neden değişim gösteriyor? İnsan karakterinin doğası değişti, etkenler neler? En tehlikeli durum, farklı görünüp bambaşka davranış biçimleridir. Ben insanlar üzerinde çalışan bir sosyoloğum, toplum bilimciyim ya da psikoloğum diyenleri bile yanıltan genel kültür yoksunu bir takım gruplar oluştu. Bunlar nerede doğmuş, aileleri nasılmış, nasıl bir toplumda yetişmişler, eğitim düzeyi nedir sorularının cevabı bile verilemez durumda. Beşer gelmiş beşer giden, insan olamayan, insan olmanın faziletlerini yerine getiremeyen kişilerin karakteri nasıldır, mantığı nasıl işler, bilimin bile tıkandığı konular bunlar. Özellikle genç nesillerin hayattan beklentilerinin karşılanmaması, onların daha fazla duygu değişimi ve hatta çevreye olan güvensiz durumlarının, hayata karşı kaygılı olmalarının nedenlerindendir. Üniversiteyi okuyup meslek edindikten sonra ekonomide daha önemli bir yer tutmaları beklenen gençlerin, psikolojik durumları hayatta kalabilmek için gerekli çalışma ortamına ulaşabilmeleri için kaygılarının olmaması gerekiyor. Dünya genelinde bir çok ülkede işgücüne katılabilecek yaşta olan gençlerin sadece %49 kadarı istihdam edilmektedir. Bir de işgücüne katılanların %43’ü sosyal güvencesiz kayıt dışı işlerde çalışmaktadır. Avrupa Birliği’ne ve OECD’ye bağlı ülkelerde işsizlik oranı ortalama %20’dir. Bir toplumun çalışanlarının sahip olduğu bilgi, donanım, eğitim, becerili olduğu alanlar ve uzman oldukları işlerdeki seviyesi oranında emeğinin karşılığını alabilmesi, düşünce yapısını ve hayata bakışını direkt etkiler. Demek ki hayattan beklenenler bireylerin ekonomik olarak aktif hale gelmesiyle biçimlenir. Bireylerin hayata bakış açısı oluşur, böylece çalışma psikolojisi alanında gelişen toplumlar, beşer ilişkiler ve psikolojik varoluşun hayata karşı güven sorunlarının çözümü yolunda önemli adımlar atmış olacaklar. Özellikle kadınların işgücüne katılımlarının önünü açmak toplumsal gelişmede önemli yol alınması anlamına gelir. İşgücüne katılan kadınların karşı cinsleriyle eşit bir ortamda çalışması da toplumsal gelişimi ve değişimi gözler önüne serecektir. Arkadaşlıklar, dostluklar, insanlar arasındaki duygusal alışverişler globalleşen dünyayla birlikte değişim gösterir. Toplumlarda cinsiyet ayrımcılığı ve bu bilinçle yetiştirilen bireyler bulunduğu ülkenin karakteridir, aynasıdır.