Hayatımızdaki insanlar doğru zamanda gelirler. Her zaman hayatımıza istediğimiz insanlar gelmeyebilir bazen de o dönem için ihtiyacımız olanlar gelir. Her bir kişiyle tanışmamızın mutlaka bir nedeni vardır ya ders almak ya da ödüllendirmek için birer görevle gelmişlerdir. Çoğu kez ilişkilerin temelinde çeşitli çıkar ilişkileri yatar. Çıkar ve güç ilişkisi ile gelen uyuşmazlıkların nedenleri ortadan kaldırılırsa çatışmadan söz edemeyiz. Çatışma “yanlış anlama” nedeniyle olur. Çatışmanın kökünde sorun sadece birbirini anlama veya yanlış anlama değildir. Çatışma çoğu alanlarda çok iyi anlama nedeniyle de doğabilir. Amaçlar, istekler, arzu etme, beklentiler, duygu ve inanç uyuşmazlığı temel nedenlerse gerçekleri daha iyi anlamaya çalışmak gerekir. Sorunun temeli olan yanlış anlama ve ifade eksikliği ancak konuşma dilini doğru kullanmakla giderilebilir. Başka bir açıdan bakacak olursak “çatışma çözümü yaklaşımları” bireyin kendi psikolojisinde ve ilişkisinde denge kurması ile ilintilidir. Bireyler bir oluşum içinde kendi çıkarlarını düşünürler bu durum da çıkar çatışmalarının ortaya çıkacağı anlamına gelir. Kişi güvendiği kişilere öfkesini, beklentilerini, sevgi ve saygısını kolayca ifade edebilmeli. Zaten bunu yaptıktan sonra sorunların çözümü kolayca gelecektir. Doğru davranış ve düşünceler birlikteliği güçlendirir. Hem bireysel hem de topluluklar doğru iletişim biçimini yaratıp çözüm olacak konuların üzerine gitmeliler. Çözüm tarafların çözüm gerekliliğini kabul etmesiyle başlar. konuşmak esas alınmalıdır. Konuşarak kurulan iletişim, ilişkinin varoluş zorunluluğudur, ilişkinin kurulması ve sürekliliği için önemli bir araçtır. “Söz” denilen araç basit bir kelime değildir, ilişkinin iletişimin ve karakterin bütünleşik bir parçasıdır.