Bir kitabın kapağına bakarak yorumluyorsak, ilk kez karşılaştığımız kişiler hakkında da dış görünüşle ilgili vardığımız yorumlar belirleyici olabilir. Bazen yanılır mıyız, evet yanılabiliriz.
Bir insana baktığımızda gördüğümüz ilk şey o insanın cinsiyetidir, yaşı ve renginden dolayı ait olduğu ırkıdır. Fiziksel görünüm ilk intibayı ister istemez etkiler. Güzel insanların daha olumlu kişiler olduğunu düşünebiliriz, güzel olan iyidir şeklinde bir kalıp oluşabilir. O ilk izlenimler uyumlu, arkadaş canlısı, başarılı, mutlu iletişimde zorlanmayan kalıpları da oluşturabilir. İnsanların hiç tanımadıkları biri hakkında ilk intiba şaşırtıcı derecede doğru olabilir. Sohbetler ve iletişim başladığında soru cevap kısmı tanımaya yöneliktir. Pek çoğumuz insan tanımakta üstüme yoktur diye söyleriz. Bazıları da daha ileri giderek insan sarrafı olmakla övünürler. Oysa insanlar karmaşık ve yorucu hayatlarında sınırlı zihinle hareket ederler yanılabilirler. Başka insanlar hakkında kafa patlatma konusunda bazılarının üstüne yoktur. Yani birisini hayatımızda istiyorsanız yeni karşılaştığınız biriyle daha yakın olmak istediğinizi biliyorsanız onu tanımak ve anlamak için zaman zaman kafa da patlatırsınız.
Yakınlaşmanın temel prensibi kişiyi bir kitap gibi okuyabilmektir. Bir kitabı okurken bazen kapakta göründüğünden farklı olduğunu görürüz. İşte tıpkı öyle; iyi başlayan bir arkadaşlıkta özveri, sevgi, saygı, güven duygularıyla yol alınırken birden hatalar görmeye de başlarsınız.
Bazen insanlar sizi yanıltabilirler . Kitabın yüzü zihnimizde var olan basite indirgenmiş, genelleştirilmiş resimlerdir.
İnsanlarla ilgili ilk intiba da basite indirgenmiş, genelleştirilmiş ve zihin yorabilen durumlar haline dönüşerek etkili tanıma programı olmuştur. Yanıltabilir. Sonuç: hayal kırıklığı, hüsran.