İnsanları nasıl anlarız, onlar hakkında nasıl analiz yapar hangi izlenimlerle yargılar, nasıl sonuca varırız gibi sorulara yanıt verebilmeliyiz. Hayatımızın merkezinde başkaları vardır. Duygu ve düşüncelerimizde başka insanlarla iletişim ve İlişkilerimiz yer alır. İnsanları doğru anlamak, doğru tanımak doğru analiz yapabilmenin temelindedir. Çoğu zaman insanların duyguları, düşünceleri, niyetleri, istedikleri, karakterleri hakkında varsayımlarda bulunuruz. Bütün bunlar da bizi farklı yaklaşımlara, farklı analiz düzeylerine farklı açıklamalara götürür. Kendi hayatımız üzerinde hakimiyet sahibi olabilmenin önemi bizi, kendimizi, başkalarını hayatın bizimle ilgili akışını en doğru biçimde anlamaya çalışmakla olur. İnsanlar kendilerini yetersiz, aciz, zayıf, beceriksiz, başarısız hissettiğinde mutsuz olurlar bunun sebebi güdüdür. Başkalarının sebep olduğu nedenlerden doğan mutsuzluğun sebeplerini kendimize açıklayamayız bunun nedeni de güdüdür. Hayatımızda hakimiyet hissinin eksikliği bizi doğrudan etkileyen kişilerin yarattığı sonuçtur. Tedirginlik, stres, kaygı kaynağı olan bu durum kişinin kendi hayatına karşı pasif izleyici haline dönüşmesi anlamında büyük bir tehdittir. Yanlış kararlar alıp yanlış yönlendirilmelere neden olur. İnsanların en çok istediği sevmek, sevilmek, ait olmak, güvenmek, başkalarıyla yakın ilişkiler içinde olmak da olumlu güdülerdir. Ayrıca kabul ve kıymet görmek, güvenilmek en temel psikolojik ihtiyaçlardır. Mutluluğu da mutsuzluğu da başkalarıyla yaşananlar belirler. Zaman zaman insan kendini reddedilmiş, dışlanmış hissedebilir. İnsani bağlara duyulan ihtiyaç öyle güçlüdür ki en temel psikolojik ihtiyaçtır diyebilirim. Mutlu ve huzurlu ilişkiler içinde olmak ömrü uzatır. Ayrıca benliğin ve var olmanın değerli olduğunu görmek iyi hissettirir. Kişinin kendini iyi, düzgün, güvenilir, sevilen bir insan olduğunu görmesi varoluşun doğru olduğuna inanması en gerekli psikolojik ihtiyaçtır. İltifatlar geldiğinde kişi mutlu oluyor, eleştiriler geldiğinde hemen kişinin tadı kaçıyorsa sebebi değer görmenin elzem bir psikolojik ihtiyaç olmasındandır. “Ben” ve “biz”i değerli görme arzusu gerçekleri, gerçek varoluşu inşaa ederken seçimlerimizi tamamen lehimize çevirebilmeli, ruh sağlığımız açısından varlığımızın değerli olduğuna samimiyetle inanmalıyız. Hayatla başa çıkabilmek için gerekli güç ve enerji insanın kendinde, özünde, öz benliğindendir.