Hayatımızı anlamlı kılan başkalarının varlığıdır. Varoluşun çarklarını döndüren sevdiklerimizdir. İyisiyle kötüsüyle yaşam serüveni, zihnimizde yer almış kişilerle yol almaktır. Vaktimizin çoğunu sevdiklerimizle doğrudan etkileşimde olarak geçirmek isteriz. Zihnimiz gün içinde insanlar ve olaylarla meşguldür. Kişilerin yaptıkları davranışları neden yaptıklarını yapmadıkları şeyleri neden yapmadıklarını anlamaya çalışırız. Hayatın her anı içselleştirdiğimiz kültürdan ibarettir. Zihnimizin sesi de olayların içeriğini irdeler. Duygularımızın düşüncelerimizin ve davranışlarımızın anlamında başkalarının muazzam bir rolü vardır. Sosyal psikoloji de bu rolü bilimsel yöntemleri kullanarak anlama amacındadır. Özellikle insanı başka insanlarla ilişkileri bağlamında inceler.
Hayatın insana dair her konu hakkında söyleyecek geçmiş ve çok zengin anlatımı vardır. İnsanı anlama çabası felsefe ve edebiyatın konusu olmuştur. İnsan davranışları ve grupların insanlar üzerindeki etkisi felsefenin disiplini olarak gelişmiştir. Felsefenin bazı temel varsayımları insan doğasına eşlik ve rehberlik eder. Bir grup insan dünyayı olduğu gibi değil kendi oldukları gibi görürler. Kişi içinde yaşadığı gerçekliği sadece kendi felsefesi gözüyle görür. Kişilik özellikleri, zeka düzeyi, geçmiş deneyimleri, korkuları, hayalleri, beklentileri, algıları, objektif dünya görüşü, olaylara bakış açısı da kişinin davranışlarını etkiler.
Herkesin dünyayı ve yaşananları algılayışı birbiriyle örtüşseydi fikir ayrılığı diye bir şey olmazdı. Sosyal etkinin dünya görüşü üzerindeki etkisi güçlüdür. Yani her duygu düşünce ve davranışlarda başkalarının izi vardır. İnsanlarla birebir iletişim halindeyken başkalarından gelen etkinin farkına varmak daha kolay olur.
Yakınlarımız arkadaşlarımız içinde büyüdüğümüz ortam ait olduğumuz gruplar iş çevresi ve genel olarak bizi çevreleyen kültür gerçeklik algımızı şekillendirir . Çevrenin üzerimizdeki etkisini bilinçli bir şekilde hissetmeyiz ama bu etkiyi ayırt edebilmek kendi dilimizin, kültürümüzün, alışık olduğumuz hayatın sınırlarından uzaklaşmayı gerektirebilir.
İnsanları doğru tanımak, algılamak, anlamak, haklarında doğru kararlara varmak hayal kırıklığı yaşanmaması için hayati önemdedir.