Benim gözlemlerim fakat bilimsel olarak bir adını bulamadığım olay; Kaleiçi’nde gezenlerin mutluluk duymasıdır.
El ele dolaşanlar, öpüşenler, sevişenler, bağıranlar ya da daha sessiz gezenlerin hepsinde; sanki istem dışı yaptıran bir “güç” var!
Evinde, işinde veya şehrin bir başka yerinde bile bu kadar rahat hissetmiyorlar insanlar kendilerini.
Acaba neden?
Mesela bir genç var; elindeki radyonun sesini bütün sokak duyacak şekilde açarak gezmektedir.
Geçenlerde yine bir başka genç de;50-60 cm büyüklüğündeki radyomsu bir aletle dolaşıyordu. Müziğin sesi rahatsız etse bile; ritmi güzel olduğundan bunu dinleyenler hiç fark etmiyorlar.
Bir de Murat 124 ya da Serçe model arabayla geçen birileri var. Onlarda müzik sesini dibine kadar açıp dolaşıyorlar.
…
Yerli ve yabancı gençlerin yürürken birden bire durup birbirlerine sarılıp ufacık öpüşler yaptıklarını sık sık görmekteyiz.
Liseli gençlerin o rahat hareketleri; kahkahaları şamataları insana sanki “gürültü” gibi geliyor ama değil!
Gelin- daman fotoğraf çekimlerinde de aynı neşe, mutluluk var.
Yat Limanı, Tophane ya da Karaoğlan Parkında gezenler, oturanlar, çekirdek yiyenler, çay bahçesinde semaverle çay içenlerin yüzlerinde de aynı tebessümü görmek mümkün.
…
Yediden 70 yaşına kadar Kaleiçi sokaklarında dolaşanlarda bir sinir, bir gerilim görmedim.
Sadece yorgunluk hissediyorlar! O da Yat Limanı’ndan yukarı doğru yürüdüklerinden ya da merdiven çıktıklarından.
NEDEN MUTLU OLUYORLAR
Yeşillik çok bol.
Yaz kış; yapraklarını döken ağaçlar kadar dökmeyenler de var. Otlar, çiçekler, böcekler ve hele hele o kuş sesleri sanki bir “fon müziği” sesi gibi geliyor onlara.
Çevrede araya sıkışmış apartmanları saymazsanız; eski evler, konakları görüyor insanlar.
Malum; Antalya’nın eski evlerinin hepsinin de geniş geniş bahçeleri olurdu. İçinde; dut, erik, kiraz, kaysı, portakal, limon ve nar ağaçları olurdu.
Şimdi o evlerde pek “hiç” oturan kalmadı ama o bahçeler ve ağaçlar hâlâ duruyorlar.
Rengârenk güller ve manolyalar duvarlardan sarkmaktadırlar.
…
ANTALYA IN BLOOM
COMMUNUNITIES IN BLOOM
2015 yılında Kaleiçi Hıdırlık Sokak’ta bir hareket başladı. İnşaat alanına dönen sokağa; koca koca tahta saksılar konuldu. Oturma yerleri yapıldı. Yanık hastane denilen kısımda park vari çalışmalar yapıldı.
VEE
Tüm çalışmalar bittiğinde, saksılara çeşit çeşit ağaçlar, rengarenk çiçekler dikildiğinde gördük ve anladık ki; ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ; Kanada merkezili bir sivil toplum örgütünün başlattığı “ÇİÇEK AÇAN ŞEHİRLER” yarışmasına katılmak için yapmış büyün bu çalışmaları.
Şehirlerin çiçeklendirilmesini ve yeşillendirmesini teşvik etmek için düzenlenen bu yarışmaya katılan 30 ülkenin şehirleri arasında ANTALYA bu projesiyle “birinci” oldu.
…
İşte sizin ve bizim Karaoğlan parkı- Hıdırlık Kulesi’nden başlayıp; Hıdırlık Sokak boyunca devam eden ve Yanık Hastane denilen yere yapılan o güzel park bu projenin bir eseridir.
Tertemiz bir sokak. Yol boyunca belimize kadar gelen saksılar içinde ağaçlar ve rengarenk çiçekler ve rengarenk boyanmış o güzel konakları gören insanlar; ne yapıyorlar? Üzerlerindeki tüm elektriği, stresi boşaltıveriyorlar ve rahatlıyorlar.
“Selfi” denilen ve “kendi kendinin fotoğrafını çeken” insanlar da bu mutluluk o cep kameralarına da yansıyor.
…
MANYETİK ALAN
Şehir merkezinde görünen ve görünmeyen elektronik cihazların, kabloların yaydığı o “elektro manyetik dalgalar” elbette sinir sistemimiz de etkilemekte ve gayri ihtiyari sinirsel olmakta insanlar.
Kaleiçi’nde bunlar daha az olsa gerek. Ağaçlar ve temiz hava o manyetik alanı üzerimizden alıp toprağa veriyor.
Yerli ve yabancı insanlar bu “doğal ortamdan” istifade etmek için yaz kış Kaleiçi’ne gelmeye devam etmekteler.
Hem ziyaret ve hem de ticaret yapmaktadırlar.
HUZUR VE MUTLULUK SİZLERLE OLSUN.