CHP’li belediye başkanları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak, ilk kez Saray’a gittiler. Günlerdir Türkiye bu konuyu konuşuyor. İzninizle benim de söyleyecek birkaç sözüm var.
* * * * *
Her şeyden önce, ben CHP’li başkanların, Saray’daki bu toplantıya katılmalarını doğru bulmuyorum. Çünkü bu; hem Erdoğan’ın ‘tartışılır’ başkanlığını; hem de Atatürk’ün özene bezene kurduğu çiftliğe sere serpe yayılan sarayı onaylamak anlamına geliyor. Oysa her iki konu da, ülke halkının en az yarısının karşı çıkmasına rağmen, “atı alan Üsküdar’ı geçti” mantığının sonucu olarak hayata geçirilmiştir. Hiçbir biçimde normalleştirilmesi, olağanlaştırılması, oldu bittiye getirilmesi doğru değildir.
* * * * *
Gelelim toplantıya…
Toplantıdan sonra en çok, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun sandalyesinin kırılması ve bunun üzerine yapılan imalı espriler konuşuldu. Salonda 50-60 kişi vardı, herkesin nereye oturacağı önceden belirlenmişti ve sadece, bir sonraki Cumhurbaşkanı olarak adı sıkça geçen İmamoğlu’nun sandalyesi kırıldı. Hem de, her tür eşyanın en kalitelisine hiç düşünmeden milyonlar harcanan Saray’da… Aranızda bunun bir tesadüf olduğuna inanan var mı?
Toplantının sanki sadece İmamoğlu için düzenlenmiş olduğunun bir kanıtı da, Erdoğan’ın açılış konuşmasıydı. Konuşma metni, sadece bir başkana, İmamoğlu’na yönelik mesajlar içeriyordu. Sanki, yalnızca onun için yazılmış gibi…
* * * * *
Toplantının bir özelliği de; bazı iller için, seçilmiş başkanlar yerine, Cumhurbaşkanı’nın atadığı kayyumların katılmasıydı. Bu ‘demokrasi ayıbı’nın nedeni, seçilmiş başkanların teröre ve teröristlere verdikleri destek olarak açıklanmıştı. Eğer seçilmiş başkanların bu suçları işlediği düşünülüyorsa, yasalara uygun bir biçimde yargılanırlar. Bu süreçte de, Belediye Meclisi, onun yerine bir başkan seçer. Yani göreve yine ‘seçim’le gelir, ‘atama’yla değil. Bu nedenle, kayyumların katılması, bir ‘demokrasi buluşması’ gibi gösterilmeye çalışılan bu toplantının ‘kara leke’si oldu.
* * * * *
Toplantı sırasında ve sonrasında, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı dahil bazı CHP’li başkanların yaptığı, “daha önceki dönemle hesaplaşma derdinde değiliz” açıklaması, doğrusu benim için kabul edilemez. Belediye kasaları boşaltılmış, israf ve yolsuzluk bugüne kadar gördüğümüz bütün sınırları aşmış, işe gelmeyen birçok insana çılgın maaşlar ödenmiş ve bunların hiç birinin hesabını sormayacağız, yapanın yanına kar kalacak öyle mi! Kusura bakmayın ama, birçok insan, tüyü bitmemiş yetimin hakkını arayasınız; sebil su niyetine dağıtılan paraları yargı yoluyla ait oldukları yere geri koyasınız diye sizi seçti. Seçim sloganlarınızdan biri de “Biz yönetime geldiğinde 25 kuruşun bile hesabı sorulacak” idi. Hatırladınız mı?..