Çok şükür, sadece birkaç yaralanma ve kırılan camlarla atlattık Kara Cuma’yı! Haftalardır süren alışveriş çılgınlığı, sonunda bitti ve ortalık duruldu.
Bu Kara Cuma da ne ki, neden ve nasıl girdi hayatımıza? En başından başlayalım…
Kara Cuma; kasım ayının dördüncüsü perşembesinde kutlanan Şükran Günü’nün ardından gelen gündür. Şükran Günü nedir? Amerika Birleşik Devletleri’nde, hasada ve geçmiş yılın tüm nimetlerine şükretmek için kutlanan ulusal bir bayram… ‘Ulusal’ demek, o ulusa ait demek, yani bizimle hiçbir ilgisi yok. Kara Cuma, Noel sezonunun başlangıcı kabul edilir. Peki ya Noel nedir? Hazreti İsa’nın doğduğu gün. Yani bunun da bizimle bir ilgisi yok. Peki Kara Cuma neden okyanusu aşıp bize kadar geldi? İşte onun bizimle ilgisi var, adına da ‘kapitalizm’ deniyor.
* * * * *
Peki adı neden ‘Kara Cuma’? ABD’de kara cumalar, çılgın bir tüketime neden olur. İnsanlar, bir gün önceden kuyruklara girer, sabaha kadar mağazaların önünde bekler ve sabah mağaza açılır açılmaz da birbirlerini döverek, ezerek, kırıp dökerek alışveriş yaparlar. İşte bu kalabalıktan alıyor adını Kara Cuma. 1950’lerde yine böyle bir çılgın alışveriş günü, Philadelphia polisi, kalabalıkla, kargaşayla, trafikle uğraşmak zorunda kalmış ve bugünü Kara Cuma olarak adlandırmış. Bu niteleme, medyanın da etkisiyle, yaygınlaşıp yerleşmiş. Öyle bizde söylendiği gibi, bu işin kölelerle falan bir ilgisi yok.
Bu ‘Kara Cuma’nın adını beğenmedik biz; kutsal Cuma gününe ‘kara’ ifadesini yakıştıramadık. Efsane Cuma, Şahane Cuma, Çılgın Cuma, Muhteşem Cuma gibi isimleri uydurduk onun yerine.
Adını beğenmedik, ama kendisini pek beğendik. Dedik ya, kapitalizm böyle bir şey, zorla sevdirir kendini. Adına ne derseniz deyin, geçtiğimiz Cuma günü, kendimizi alışverişe vurduk. Hem de ne vurmak!
* * * * *
Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre, bir günde, kredi kartıyla 3.4 milyar lira harcadık. Geçen yıldan yüzde 38 daha fazla… 2 milyon farklı kartı internet alışverişlerinde kullanıp rekor kırdık. Sadece internetten alışverişte, 3 milyona yakın ürün aldık. Çoğunu da, gün başlar başlamaz, saat 00.00-01.00 arasında… Uyumadık, indirim bekledik. En çok elektronik eşya aldık; ikinci sırada ise giyim ve aksesuar var.
Aldıklarımıza gerçekten ihtiyacımız var mıydı? Çoğunluğuna hayır… Sadece ucuz diye, gerekli gereksiz bir sürü eşyaya milyarlar döktük; hem cüzdanımıza, hem de doğaya büyük zarar verdik. Biz kaybettik, gezegen de… Bu işin bir de kazanan tarafı var; firmalar… Yine onlar kazandı. Dedim ya, kapitalizm böyle bir sistem; ihtiyacın olup olmasına bakmadan cebindeki parayı almanın bir yolunu bulur. Bakın şimdi Kara Cuma bitti, yılbaşı geliyor. Şimdiden başladılar tüketiciyi mesaj yağmuruna tutup yeniden tüketmeye yöneltmeye. Daha sırada Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü, Bekarlar Günü, bayramlar seyranlar var. Bunlar yetmezse yenileri de uydurulur. Kapitalizm bütün şirinliklerini yaparak karını artırır; biz de bu şirinliklere kanar, severek veririz cebimizdeki parayı. Yine biz kaybederiz, onlar kazanırlar.