Türkiye’nin son günlerdeki en önemli sorunu, ülkemizdeki yabancılar… Sosyal medyayı takip edenler, bir istila halinde kentlere doluşan yabancıların, ne tür sorunlar çıkardıklarını da görüyorlar. Kim bu insanlar ve neden ülkemizdeler?
Suriyelilerle başlayalım… 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı sırasında Türkiye’ye gelmeye başladılar. Kapıları atık, kayıt kuyut olmadan bir anda ülkeye doluştular ve yıllardır da gelmeye devam ediyorlar. Aralarında kaç cihatçı, kaç katil, kaç hırsız, kaç tecavüzcü olduğunu, aradan geçen bunca yıla rağmen, hala bilmiyoruz.
ABD ve diğer NATO ülkeleri Afganistan’ı boşalttıktan sonra, genç Afgan erkekler akın akın ülkemize gelmeye başladılar. Aralarında kadın, çocuk, yaşlı, hemen hemen hiç yoktu. Annelerini, eşlerini, çocuklarını bırakıp kaçan ve kim olduklarını hiç bilmediğimiz bu insanların ne amaçla geldiklerini de hala bilmiyoruz.
Son zamanlarda genç erkek Pakistanlı akımı var ülkemize. Pakistan’da savaş yok, yani bir zulümden falan kaçmıyor bu gençler. Öyleyse bu akının nedeni ne? Onu da hala bilmiyoruz…
* * * * *
‘’Neler oluyor?’’ şaşkınlığını üzerimizden atıp oluşan sis perdesini aralayınca, Batı tarafından hazırlanmış bir planın, özenle uygulanmakta olduğunu görüyoruz. ABD’nin, Suriye’de bir Kürt devleti kurup Ortadoğu’da bir uydu devleti daha yaratabilmesi için, o bölgedeki nüfusun göç ettirilmesi gerekiyordu. Bu gerçekleştirildi.
ABD ve Sevr’i asla unutmayan Batı ülkelerinin diğer amacı, Türkiye’nin sınırlarını değiştirmek. Bu benim iddiam değil, o ülkelerin yetkilileri bu amacı defalarca farklı biçimlerde dile getirdiler.
Bu amaca ulaşmak için, önce bizi, başta İran olmak üzere, bölge ülkeleriyle savaştırmayı denediler. Olmadı… Bunun üzerine içten yıkmaya karar verdiler. Türkiye’de bir iç savaş çıkarabilmek için, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, dinci-laik ikilemlerini kaşıyıp durdular. Yine olmadı… Şimdi işte bunu, yurt dışından getirdikleri milyonlarca genç savaşçıyla başarmayı deniyorlar. Bunun adı ‘stratejik göç mühendisliği’dir.
Bu konuda çalışmalar yapan Kelly M. Greenhill, stratejik göç mühendisliğini şöyle tanımlıyor: ‘’Devletler ya da devlet dışı aktörler tarafından, belli bir bölgede yaşayan nüfusun güçlendirilmesi, zayıflatılması ya da muhtevasının değiştirilmesini sağlayan yollarla, askeri ve siyasi amaçla dahilinde kasıtlı olarak yaratılmış iç ve dış göçler.’’ Bu ifadeler, yaşadıklarımızı tam olarak tanımlıyor.
* * * * *
Bu oyuna gelmemek ve istenilen bir silahlı çatışmanın yaşanmasını engellemek, ülkemizin geleceği açısından çok önemli. Peki, bu durumu kabullenip ülkemizin resmen istila edilmesine göz mü yumacağız? Tabii ki hayır. Bu insanların tamamına yakınını ülkemizden göndereceğiz. Bakmayın siz merkezi yönetimin ‘’Asla göndermeyeceğiz, zaten uluslararası yasalar izin vermiyor’’ demesine. Durum hiç de öyle değil. Bir sonraki yazımda anlatırım.