Saat sabah 5:10, uzaktan horoz sesi geliyor. Büyük şehirlerde çoktan unuttuğumuz bir ses. Daha öncede sabahın erken saatlerinde horoz sesi duymuştum. Bana öyle geliyor sanmıştım. "Yok yok bana öyle gelmiyor, bildiğimiz horoz ötüyor işte" demiştim. Daha sonraki sabahlarda erken uyandığımda, erken öten horozun sesini hep duydum. Hangi yerden geldiğini bilmiyorum. Bir horoz ötüyor işte.
*****
Bir horoz ötüyor işte... Bir yerlerde bir kadın ağlıyordur, sarhoş bir adam sızmıştır, birileri yolcudur, bir bebek annesini emiyor, bir evsiz üşüyordur. Belki birileri mutludur. Şu anda yalnız yaşayan yaşlı bir anne camdan dışarıya bakıyor, gözleri buğulu, döne döne yağan karın sokak lambasının ışığında dansını seyrediyordur. Asker ocağında şimdi uyanır ana kuzuları. Bir öğrenci ders çalışıyor. Hayat bazılarına kolay, bazılarına zor geliyordur. Az sonra kağıt toplayıcılar çıkarlar işe. Soğuk biliyor musunuz? Dışarıda ayaz var. Karda yürüyerek işe giden adamın adımlarından gelen kırt kırt sesini duyar gibiyim.
*****
Hayat çok garip deriz. Yaşayıp giderken amacımız hayatımızın her yönünü dengelemektir. İnsanların, her zaman dengeyi bulabilmek için çabaladıklarını seyrettim. Ah hayatın dengesini bir bulabilsek... Onu bulduğumuzda dersimizi öğrenmişiz demektir. Sadece dikkatimizi ne yöne vermemiz gerektiğini bilsek yeter. Dikkatimizi verdiğimiz herşey gerçekleşir. Büyük küçük, iyi kötü, acı tatlı, uzak yakın, zamanlı ya da zamansız olmasının hiç bir önemi yoktur. Biz isteyelim yeter. İstediğimizi gerçekleştirmek için aldığımız yolun dikkatimizi verdiğimiz şeyle tamamen doğru orantılı olduğunu görürüz.
İste, yürü ve gerçekleştir.
Hayatta kalın, hayatla kalın...
Yorumlar
Kalan Karakter: