Bugün yazımın konusu, dernek seçimi ve Antalyaspor’la ilgiliydi.
Ancak Fikret Öztürk’ün ziyaret programı gelince yazıyı, yarına bıraktım.
Pazar günü TV kanalları, gazeteleri, sosyal medyaya baktığımda, manşetlerde, köşelerde açılacak olan yeni parti haberleri vardı.
Aynı İYİ Parti kurulduğu zamanda ki gibi…
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski ekonomi bakanı Ali Babacan’ın isimleri ve parti çalışmaları manşetleri süslüyordu.
Babacan ismini referandum öncesinden beri hep duyuyorduk.
Ak Parti teşkilatları Cumhurbaşkanı Erdoğan için çalışırken, Babacan’ın karşı görüşü iletmek için il il gezdiğini, Antalya ziyaretine de bizzat şahit olduğumu söyleyebilirim.
O tarihlerde Babacan’ın hareketi karşılık bulmamıştı.
Ama bugün, tamda ülkenin ekonomik sorunları gündemdeyken ve geçmişteki ekonomi bakanlığındaki başarılarının karşılık bulacağını düşünmüş olmalı ki; Başkanlık Sistemi’nin , üniter ve federal devlet sistemi ile ilişkilendirilerek tartışıldığı bir dönemde yapmış olduğu çıkış, bana partileşerek siyasi arenada yer bulabilmesini sağlayacağını düşündürttü.
EX’ten NEXT olur mu bilmem!
Ancak Babacan’ın kurmaylarının, Parlamenter sisteme dönüşün ve Avrupa Birliği ile müzakere sürecinin önünü açarak, NATO ile bozulan ilişkilerin düzenlenmesi adına bir siyasi rota izleyeceklerini belirtmeleri ve hukukun üstünlüğü ilkesinin yeniden tesis edilebilmesi adına hareket ettikleri mesajı vermeleriyle, eski partisi Ak Parti’nin dışında bir dil kullanmaları ile kamuoyundan karşılık bulacaklarından çok umutlu oldukları görüntüsü veriyor.
Öte yandan; İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleri sonrası yaşananlara bakarsak, İstanbul Belediye meclisi, TBMM’den çok daha fazla ilgi görüyor.
Adeta başkent İstanbul olmuş, yasa koyucu meclis İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi gibi bir algı söz konusu…
Oysa biz , dünyadaki ülkelerin büyük çoğunluğunun benimsediği ve uyguladığı üniter devlet yapısı ile yönetiliyoruz.
Devleti oluşturan bütün unsurlar, üniter devlette bütündür ve bölünemezler.
Devlet, millet, ülke tektir.
Devletin tek yasama organı bulunur.
Bizde ki tek yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.
TBMM yasayı yapar ve tüm ülkede uygulanır.
Herhangi bir bölge veya kesim için ayrı bir yasa yapılması söz konusu değildir.
Çıkartılan bütün kanunlar ve yaptırımları, ülkenin bütününde ve herkese aynı şekilde uygulanır.
Anayasası’nın 3. maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”.
Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “üniter devlet” olması demektir.
Üniter devlette de bölge, il ve ilçe gibi idarî bölümler ve mahalli yönetimler bulunur. Ancak bunların yasama ve yargı yetkileri yoktur. Sadece idarî yetkileri vardır. Mahalli yönetimler iç işlerinde sosyal hayatı düzenleyen basit düzenlemelere gidebilir, fakat bağımsız hukukî düzenlemeler yapamazlar.
Nitekim 18.06.2019 tarihli 90’ıncı Birleşiminde" 1 Temmuz 2019 Pazartesi günü tatile girmesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tatile girmemesine ve çalışmalarına devam etmesine,’ karar verilmiştir.
Neden TBMM çalışma süresini uzatmıştır?
Yeni yasa hazırlıkları mı vardır?
Kimse bunu sormuyor, kanun çıkartıcı organ TBMM yerine tüm ülke, İstanbul meclisini izliyor…
Yani 23 Haziran tarihinden bu yana ilginç bir süreç yaşanıyor.
Sanki başkent İstanbul!!!
Sağlıkla Kalın…
Ancak Fikret Öztürk’ün ziyaret programı gelince yazıyı, yarına bıraktım.
Pazar günü TV kanalları, gazeteleri, sosyal medyaya baktığımda, manşetlerde, köşelerde açılacak olan yeni parti haberleri vardı.
Aynı İYİ Parti kurulduğu zamanda ki gibi…
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski ekonomi bakanı Ali Babacan’ın isimleri ve parti çalışmaları manşetleri süslüyordu.
Babacan ismini referandum öncesinden beri hep duyuyorduk.
Ak Parti teşkilatları Cumhurbaşkanı Erdoğan için çalışırken, Babacan’ın karşı görüşü iletmek için il il gezdiğini, Antalya ziyaretine de bizzat şahit olduğumu söyleyebilirim.
O tarihlerde Babacan’ın hareketi karşılık bulmamıştı.
Ama bugün, tamda ülkenin ekonomik sorunları gündemdeyken ve geçmişteki ekonomi bakanlığındaki başarılarının karşılık bulacağını düşünmüş olmalı ki; Başkanlık Sistemi’nin , üniter ve federal devlet sistemi ile ilişkilendirilerek tartışıldığı bir dönemde yapmış olduğu çıkış, bana partileşerek siyasi arenada yer bulabilmesini sağlayacağını düşündürttü.
EX’ten NEXT olur mu bilmem!
Ancak Babacan’ın kurmaylarının, Parlamenter sisteme dönüşün ve Avrupa Birliği ile müzakere sürecinin önünü açarak, NATO ile bozulan ilişkilerin düzenlenmesi adına bir siyasi rota izleyeceklerini belirtmeleri ve hukukun üstünlüğü ilkesinin yeniden tesis edilebilmesi adına hareket ettikleri mesajı vermeleriyle, eski partisi Ak Parti’nin dışında bir dil kullanmaları ile kamuoyundan karşılık bulacaklarından çok umutlu oldukları görüntüsü veriyor.
Öte yandan; İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleri sonrası yaşananlara bakarsak, İstanbul Belediye meclisi, TBMM’den çok daha fazla ilgi görüyor.
Adeta başkent İstanbul olmuş, yasa koyucu meclis İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi gibi bir algı söz konusu…
Oysa biz , dünyadaki ülkelerin büyük çoğunluğunun benimsediği ve uyguladığı üniter devlet yapısı ile yönetiliyoruz.
Devleti oluşturan bütün unsurlar, üniter devlette bütündür ve bölünemezler.
Devlet, millet, ülke tektir.
Devletin tek yasama organı bulunur.
Bizde ki tek yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.
TBMM yasayı yapar ve tüm ülkede uygulanır.
Herhangi bir bölge veya kesim için ayrı bir yasa yapılması söz konusu değildir.
Çıkartılan bütün kanunlar ve yaptırımları, ülkenin bütününde ve herkese aynı şekilde uygulanır.
Anayasası’nın 3. maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”.
Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “üniter devlet” olması demektir.
Üniter devlette de bölge, il ve ilçe gibi idarî bölümler ve mahalli yönetimler bulunur. Ancak bunların yasama ve yargı yetkileri yoktur. Sadece idarî yetkileri vardır. Mahalli yönetimler iç işlerinde sosyal hayatı düzenleyen basit düzenlemelere gidebilir, fakat bağımsız hukukî düzenlemeler yapamazlar.
Nitekim 18.06.2019 tarihli 90’ıncı Birleşiminde" 1 Temmuz 2019 Pazartesi günü tatile girmesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tatile girmemesine ve çalışmalarına devam etmesine,’ karar verilmiştir.
Neden TBMM çalışma süresini uzatmıştır?
Yeni yasa hazırlıkları mı vardır?
Kimse bunu sormuyor, kanun çıkartıcı organ TBMM yerine tüm ülke, İstanbul meclisini izliyor…
Yani 23 Haziran tarihinden bu yana ilginç bir süreç yaşanıyor.
Sanki başkent İstanbul!!!
Sağlıkla Kalın…