Suriye’deki savaş ve Türkiye’nin rolü konusunda sayısız haber ve yorum var. Güvenlik uzmanları, saatler süren haber programlarında konuyu enine boyuna tartışıyorlar. Hükümetten gelen ve neredeyse her gün değişen yeni stratejiler, konuyu daha da karmaşık hale getiriyor.
Suriye, zaten karmakarışık bir savaş alanı… Çok denklemli, bol aktörlü bir savaş yaşanıyor ülkede. Kimin kiminle savaştığı, zamana göre değişebiliyor. Bir gecede dostlar düşman, düşmanlar dost olabiliyor. Türkiye’nin dış politikası da, ne yazık ki buna paralel olarak, istikrardan yoksun bir biçimde ilerliyor. Bir gün ABD’ye “eyy ABD!” diye başlayan azarlar gönderiyoruz; ertesi gün Rusya’ya, bir başka gün İran’a… Bir gün Membiç’e gidiyoruz diyoruz; ertesi gün Rakka’ya…
Konuyu biraz basitleştirelim mi? Böylece, hem dışarıda, hem de içeride yaşananları anlamak biraz daha kolaylaşır.
* * * * *
Büyük Ortadoğu Projesi… Sonradan adı değişti; Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi oldu. Bütün karmaşıklık, bu projeyi anlayınca çözülüyor.
Artık herkes biliyor; ABD’nin ‘Yeni Orta Doğu’ kavramıyla tanımladığı yeni düzenin haritasını… Hani Türkiye’nin doğusundan ve güney doğusundan kocaman parçalar koparıp Kürdistan’a katan o ünlü haritayı…
Bu haritayı, Ralph Peter’s adlı Amerikalı bir asker çizmiş ve harita, ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nin Haziran 2006 baskısında yayınlanmıştır.
Dergideki yazı, sadece haritayı değil, ‘Yeni Orta Doğu’ ile ilgili plan ve yorumları da içermektedir.
Haydi, biraz o makaleden bölümler okuyalım…
“Balkanlar ve Himalayalar arasındaki adaletsizliği ile ünlü topraklardaki en göz alıcı haksızlık, bağımsız bir Kürt devletinin yokluğudur. Orta Doğu’da bitişik bölgelerde yaşayan 27 ile 36 milyon arasında Kürt vardır. Günümüz Irak nüfusundan daha büyük olan bu grup, düşük nüfus tahminini bile göz önünde bulundurduğumuzda Kürtleri dünyanın kendine ait bir devleti olmayan en büyük etnik grubu yapmaktadır. Daha kötüsü, Kürtler, Ksenofon’un zamanından beri yaşadıkları tepe ve dağların bulunduğu bölgeyi kontrol eden her devlet tarafından ezilmiştir.
…Özgür bir halk oylaması gerçekleştirilecek olsaydı, hiç şüpheniz olmasın ki Irak Kürtlerinin neredeyse yüzde 100’ü bağımsız olmak için oy verirlerdi. Şiddetli askeri baskılara maruz kalan ve on yıllar boyunca ‘dağ Türkü’ olarak nitelendirilmek suretiyle kimlikleri yok edilmek istenen Türkiye Kürtleri de aynı şekilde oy verirlerdi. Ankara’nın önünde bulunan Kürt sorunu son on yıl içerisinde bir miktar kolaylaşmış olmasına rağmen, baskı yakın tarihlerde tekrar yoğunlaştı ve Türkiye’nin doğusundaki beşte birlik bölümü işgal edilmiş bir bölge olarak görülmelidir. Suriye ve İran Kürtleri de mümkün olsa bağımsız bir Kürdistan’a katılmak isterlerdi.
…Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanan bağımsız bir Kürdistan, Bulgaristan ve Japonya arasında en Batı yanlısı devlet olacaktır.
… Bölgede yapılacak adil bir düzenleme, Irak’taki üç Sünni ağırlıklı bölgeyi budanmış bir devlet haline getirecektir ve bu bölgeler zaman içerisinde Akdeniz’e yönelmiş bir Büyük Lübnan’a kıyılarını kaybetmiş olan Suriye ile birleşmeye karar verebilir ki bu durumda Fenike yeniden doğmuş olur.
…Ele avuca sığmayan sınırları ile İran, topraklarının büyük bir bölümünü Birleşmiş Azerbaycan, Özgür Kürdistan, Arap Şii Devleti ve Özgür Belucistan’a kaybedecek.”
Peter’s, makalesinde, bu projenin uygulanmasıyla kimlerin kazanıp kimlerin kaybedeceğini de listelemiş. Listeye göre; Ermenistan ve Özgür Kürdistan kazanacaklar arasında; İran, Irak, Suriye ve Türkiye ise kaybedeceklerden…
* * * * *
Neymiş efendim; İran’dan bir parça, Irak’tan bir parça, Suriye’den de bir parça koparıp, Akdeniz’e kadar uzanan büyük özgür Kürdistan’ı oluşturacaklar. Tabi ki bu ülke, ABD’nin güdümünde olacak. Böylece; hem ABD bölgedeki kaynaklara rahatça erişim sağlayabilecek; hem de ezeli müttefiki İsrail’in bölgedeki güvenliği ve gücü artırılacak.
Bu proje, yıllardır adım adım uygulanıyor. Suriye’de yaşanan da; ABD’nin projeyi hayata geçirme çabasının bir başka adımı…
* * * * *
Şimdi neden Suriye’de El-Bab’tan sonra Membiç’e değil de Rakka’ya gönderilmek istendiğimiz; ABD ile YPG ve PKK arasındaki ‘sıkı fıkı’ ilişkiler, Türkiye’ye ‘ılımlı Sünni İslam’ rolünün biçilmesi ve Şii İran’la karşı karşıya getirilmeye çalışıldığımız daha iyi anlaşılıyor.
“Ben BOP’un eşbaşkanıyım” diyen; Barzani’nin Kürt bayrağını gönderimizde dalgalandıran; ‘açılım’ adı altında PKK’ya destek veren bir siyasetçiyi “sınırsız yetkili tek adam” yapmak istememizin temel nedeni de bu proje.
İçeride ve dışarıda yaşadıklarımızın hepsi birbiriyle ilintili; hepsi aynı planın farklı parçaları. Leonardo da Vinci; “Görmeyi öğrenin, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu göreceksiniz” demiş. Haklı; öğrenmemiz gereken, görmek…
Yorumlar
Kalan Karakter: