23 Nisan 2010… Elgin isimli “çok bilmiş” bir kız çocuğu, kısa süreliğine de olsa Başbakanlık koltuğuna oturdu… Yanında Başbakan Erdoğan… “Konuşmama başlayayım mı” diye sordu minik başbakan; Erdoğan’ın yanıtı, siyasi tarihimize geçti: “Yetki artık senin, ister asarsın, ister kesersin. Her şey sende.”
Demokratik bir ülkenin başbakanlığı ile padişahlığın farkını iyi bilen Elgin, anlamlı bir biçimde gülümsedi ve başladı konuşmaya… “Kurtarıcımız, ulu önderimiz Atatürk” dedi… “Sevgili Atamıza çok teşekkür ederiz” dedi… Başbakan’ın yüz kaslarındaki gerilmeyi fark etmeyen ya da umursamayan Elgin, bir basın mensubunun Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sistemi istediğini hatırlatarak “siz başkanlık sistemine nasıl bakıyorsunuz” sorusuna verdiği yanıtla, Başbakan’ı bir kez daha üzdü: “Ben Başbakan’a katılmıyorum. Ulu önder Atatürk, güzel ülkemiz için en iyi yönetim şeklini cumhuriyet olarak öngörmüştü. Cumhuriyet ülkemize hala çok yakışıyor, kalmasını istiyorum.”
Milyonlarca insan izledi bu konuşmayı… Video, sosyal medyada paylaşım rekoru kırdı; ünlü yönetmen Cem Yılmaz, zeka ve yeteneğini ekleyip sahneye taşıdı konuyu. Başbakan, sevimli küçük bir kızın aklına yenilmişti…
* * * * *
23 Nisan 2015… Başbakan Davutoğlu, ilk kez koltuğunu bir çocuğa devredecekti… Canlı yayında milyonlarca insan izleyecekti… Kırmızı kurdeleli Pelinsu’yu koltuğuna kendi elleriyle oturttu. “Yetki sende, ister asarsın, ister kesersin” demedi bir önceki başbakan gibi; tam tersine yakınına oturdu ki, gerekirse kulağına fısıldayabilsin. Gerçi Pelinsu’ya söyleyecekleri önceden ezberlettirilmişti ama, ne olur ne olmaz…
Önüne bir metin verildi okuması için, kelime kelime okudu Pelinsu… Gazetecilerin neler soracağı da az çok biliniyordu; yanıtları bizzat Başbakan tarafından hazırlanmıştı. Yani hiçbir sürprize yer bırakılmamıştı.
“Gündemimiz 23 Nisan Çocuk Bayramı” diye başladı Pelinsu; ama sonra gündem, nasıl olduysa, Mersin Akkuyu’ya yapılacak nükleer santrale kadar geldi. Çocuk enerji bakanı, ezberlettirilmiş açıklamayı yaptı: “Ruslar, 1954 yılında ilk nükleer santralini kurdu. 2015 yılındayız, bizim hala nükleer santralimiz yok.” Kimse çocuğa, 1986’da Çernobil’deki nükleer santralde yaşanan büyük patlamanın sonucunda binlerce insanın öldüğünden, on binlercesinin kanser olduğundan söz etmemişti. Ruslar gibi Japonların da nükleer santralde yaşanan kazayı engelleyemediklerinden, Fukuşima nükleer santralindeki kazanın sonuçlarını bütün gezegenin ve üzerindeki bütün canlıların ödediğinden de… Nükleer santralin güvenliğinin, “milletin a…na koyacağız” diyen işadamına emanet edildiğinden de…
Nükleer santral söz konusu olur da, bu konudaki yorum küçücük bir çocuğa bırakılır mı? Milyonlara mesaj verme fırsatını kaçırmak istemeyen Başbakan Davutoğlu atladı hemen: “Temelini attık, yapıyoruz nükleer santrali.” Başbakan Pelinsu, geleceğinin tehdit altında olduğunu bilmeden destekledi Davutoğlu’nu; “evet, evet.”
Sıra geldi gazetecilerin sorularına… İlk soru, başkanlık sistemiydi, tahmin edildiği gibi… Öyle, “Türkiye’ye cumhuriyet yakışır” gibi bir yanıt gelmedi tabi küçük başbakandan, “biz sınıf başkanımızı seçtik yani” dedi. Davutoğlu, ilk zor soruyu atlatmıştı, bir kahkaha attı…
“Çözüm süreciyle ilgili ne düşünüyorsunuz” diye sordu bir gazeteci; Davutoğlu hemen kulağına eğildi Pelinsu’nun; “kardeşlik de.” Öyle yaptı Pelinsu…
Bir gazeteci, “muhalefet partilerinin vaatlerini nasıl değerlendiriyorsunuz” diye sorduğunda; Davutoğlu, çoktan dik oturmayı bırakmış, kolayca kulağına fısıldayabilecek biçimde Pelinsu’ya doğru eğilmişti. Ağzını eliyle kapatarak Pelinsu’nun kulağına fısıldadı, Pelinsu da tekrarladı: “Bol keseden harcamak.” Yine kahkaha attı Davutoğlu, halinden memnundu anlaşılan… “Minik başbakanın cevapları kahkahaya boğdu” diye haber yaptı yandaş basın.
* * * * *
Çocukların bayramı 23 Nisan… Kendi hallerine bırakılsalar; sevgi isteyecekler, barış, dondurma, balon, belki çikolata… Bırakmıyoruz; büyüklerin çoktan kirlettiği koltuklara oturtup nükleer santral istetiyoruz çocuklara… Artık çekelim ellerimizi çocuklardan da, parklarda kutlasınlar bayramlarını. Çocukluklarına uygun biçimde…
Yorumlar
Kalan Karakter: