Seçim bitti, CHP kaynıyor... Muharrem İnce'nin genel başkanlığı istediğini belirtmesi, partiyi ikiye böldü. Mevcut yönetim ve İnce yandaşları, delege avında. Seçmen de, sosyal medya aracılığıyla bu ikili mücadeleye katılıyor.
Tüm bunlar olagelirken, Muharrem İnce, milyonlarca insanın beklentisini karşılamak üzere ekrana çıktı. Bir basın toplantısı yapar ve tüm basın mensuplarını çağırıp konuşabilirdi. "Gerekirse kendi cebimden miting düzenlerim" diyor iddialı biçimde; öyle yapıp kendisine oy verenlerin karşısına doğrudan da çıkabilirdi. Bunlardan hiç birini yapmadı; yandaş bir televizyon kanalına çıkıp, milyonlarca insanı sadece o kanalı izlemeye zorladı.
Milyonlarca insan ekran başına geçti, İnce'nin ağzından çıkan tek bir sözcüğü bile kaçırmamaya çalışarak izledi programı. Öyle ya, 'umut' deyip oy vermişlerdi kendisine. Seçim gecesi kendisine inanıp güvenenleri yarı yolda bıraktığını; seçimi kaybettiğini, bir gazeteciye gönderdiği "adam kazandı" mesajından öğrendiklerini; kendilerine 'şizofren' dendiğini unuttursun istiyorlardı. Ancak bir kez daha hayal kırıklığı yaşadılar.
*****
" Şizofren dediğim için pişman değilim" dedi. Efendim, "karısı kaçırılmış, kendisi tehdit edilmiş" mesajları şizofrenceymiş! Anlamıyor... Seçmenin, "yok yok, İnce bizi böylesine yalnız ve umutsuz bırakmaz, kesin başına bir şey geldi" diye düşündüğünü anlamıyor. Kendisine nasıl güvenildiğini, sonrasında nasıl o güveni yerle bir ettiğini göremiyor. Biz de hakareti yediğimizle kalıyoruz!
*****
Bu bir şey değil; konuşmanın bir bölümü var ki, nasıl kullanılıp 'enayi' yerine konulduğumuzu ortaya koyuyor. O "dehşet verici" ifadeden önce, seçim gününe geri dönelim...
CHP seçim sonuçlarını takip edemedi. Koca parti, bir bilgisayar programını işler kılıp sandık bilgilerini toplayamadı. Meydan da, her tür tehdit, şantaj ve hile peşindekilere kaldı.
Örneğin Şanlıurfa... Seçimde burada neler olup bittiğini herkes biliyor. CHP müşahitleri sandıklara yaklaştırılmadı, ısrar edenler şiddete uğradı; oylar erkenden getirilip toplu olarak sandıklara atıldı; silahlı 'yandaşlar' sandık başlarında bekledi... Kimse bunların hesabını sormadı. Yurt genelinde böyle bir çok sandık var, sadece Urfa bile tek başına seçimin sonucunu değiştirebilirdi.
Gelelim yayına... Sunucu İnce'ye soruyor: "Oy çalınmıştır, ama on milyon oy çalınmamıştır dediniz. Fakat ikinci tura kalmak için gerekli olan 1,3 milyon oy çalınmış mıdır?" İnce'nin yanıtı tüyler ürpertici: "İkinci tura kalsaydık kazanacak mıydık?"
Demek ki onun seçilebileceğine, sadece kendisine oy verenler inanıyormuş. İnce'nin, seçilmek gibi bir niyeti ve inancı yokmuş. Amaç cumhurbaşkanlığına seçilmek değildiyse, neydi o zaman?..
Bu sorunun yanıtını yine kendisi veriyor: "CHP'ye genel başkan olmak istiyorum." Yani; "Benim hedefim hiç bir zaman cumhurbaşkanlığı değildi; benim için seçim, defalarca deneyip başaramadığım genel başkan olma hayalimi gerçekleştirmek için bir araçtı sadece" demek istiyor.
*****
Bütün bunları dile getirirken bir de bir "ego patlaması" var ki, sormayın! "Bana oy veren, beni destekleyen 15 milyon insan var" diyor kasıla kasıla. Çevresindekilerin kendisine söylemediğini ben söyleyeyim: Milyonlarca insan, size değil; beğenmediği AKP yönetiminin gitmesi için, önüne konulan adaylardan 'ehven-i şer' olanına oy verdi. Ve o milyonlarca oy, 24 Haziran'da, bir gecede kaybedildi.
*****
İnce'nin konuşmasındaki bir cümle, tam anlamıyla doğru: CHP'de devrim şart! Ancak bu, Kılıçdaroğlu'nun koltuğundan kalkıp yerine İnce'nin oturmasıyla sağlanamaz. Partiyi kuruluş ilke ve amaçlarına döndürebilecek, halkçı ve devrimci niteliğini geri kazandırabilecek sayısız CHP'li var. "Ben her şeyi ülkem için yapıyorum" diyorsunuz sayın İnce; bu doğruysa, bir zahmet yol verin de geçsinler.
Yorumlar
Kalan Karakter: