İran Cumhurbaşkanı Reisi, bir helikopter kazasında hayatını kaybetti. İran'ın dış politikasında oldukça etkili rol oynayan Dışişleri Bakanı Abdullahiyan da helikopter de bulunanlar arasındaydı ve o da bu kazadan kurtulamadı. Kaza üzerine çok konuşuldu ve konuşulmaya devam ediliyor. Nedeni, birçok sorunun yanıtsız kalması ve kazanın bir suikast olma olasılığı...
Kaza ilk gerçekleştiğinde, herkesin aklına İsrail geldi. İran-İsrail ilişkilerinin son derece gergin olduğu bu dönemde, bu olasılık hiç de yabana atılacak gibi değil. İsrail, bu olayla ilgisi olmadığını açıkladı. İran ise, İsrail'in yaptığından emin olsa bile bunu dile getirmez; çünkü bu, bir savaş nedenidir ve İran'ın bu savaşı göze alabilecek ekonomik ve askeri gücü yok.
Bir diğer olasılık, suikasti, İran içinden bazı güçlerin planlamış olduğu... Bu, oldukça güçlü bir olasılık. Reisi, artık 85 yaşına gelmiş İran Dini Lideri Hamaney'in yerine geçeceği düşünülen isim, önü kesilmek istenmiş olabilir. Ayrıca İran yönetiminde, İsrail yanlısı güçlerin olduğu da biliniyor.
Kazanın gerçek nedenini hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz. Yanıtsız birçok soru üzerinden spekülasyonlar sürecek. Bunu bir kenara bırakalım. Benim bu olayda dikkatimi çeken iki konu var, onlardan söz etmek istiyorum.
* * * * *
Dikkatimi çeken bir konu, Reisi'nin, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'le yaptığı bir görüşmeden dönerken ölmesi... Görüşmede, "bizim aramızı kimse bozamaz, düşmanlar çatlasın" anlamına gelecek mesajlar paylaştı iki lider. Ve hemen ardından Reisi, bir 'kaza'da hayatını kaybetti.
Bu olaydan yaklaşık bir hafta önce, 8 Mayıs'ta, İlham Aliyev, Slovakya Başbakanı Robert Fico'yla Azerbaycan'da görüşmüştü. Görüşmede, özellikle savunma sanayii ve enerji alanında işbirliği yapma kararı alınmıştı. Fico, Azerbaycan ile Avrupa Birliği arasında köprü olmak istediğini söylemişti. Bu görüşmeden bir hafta sonra, Fico suikaste uğradı. Karnından vurulan Fico'nun sağlık durumu hala çok ciddi.
İlham Aliyev'le görüşen bir lider de, geçen ay Bakü'de Aliyev'le buluşan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic... Bu görüşmede Aliyev'i 'dost' olarak niteleyen Vucic'in, "sıra sende" şeklinde ölüm tehditleri aldığı söyleniyor.
Azerbaycan'la yakınlaşan liderlerin akıbeti, bu yakınlaşmayı kim ya da kimler istemiyor sorusunu iyi düşünmek gerektiğini ortaya koyuyor.
* * * * *
Dikkatimi çeken bir başka konu da, Reisi'nin ölümünden sonra halkın verdiği tepki... Bilindiği üzere, Reisi, İran'da sayısız idam ve işkencenin altında imzası olan bir lider. Halkın büyük bölümü, bu nedenlerle kendisinden nefret ediyordu. Ölümünün ardından da, havai fişekler atarak, sokaklarda şarkılar söyleyip dans ederek cumhurbaşkanlarının ölümünü kutladılar. Sevinç gösterileri, İran'da olduğu gibi, İranlıların yaşadığı tüm ülkelerde de yaşandı.
Cumhurbaşkanı, başbakan, başkan... olabilirsiniz; ancak lider olmak bambaşka bir şeydir. Bir ülkeyi yönetmeniz, o ülkenin lideri olduğunuz anlamına gelmez. Öldüğünüzde arkanızda, ölümünüzü sevinçle karşılayacak, davul zurnayla kutlama yapacak bir halk bıraktıysanız, hiç bir zaman lider olmamışsınız demektir.
Bu kutlamaları izleyince, Atatürk'ün ölümünün ardından yaşanan ve hala yaşanmakta olan yası hatırladım. 86 yıl olmuş Atatürk öleli ve hala onun için gözyaşı döken bir halk var. Halkı için verilen kararlarda attığı imza, bugün gençlerin vücudunda dövme olarak yaşıyor. Liderlik budur. Kendilerini onunla karşılaştıran bazı yöneticilerin lider olup olmadıkları, ölümlerinden sonra anlaşılacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: