Şimdi gündem, belediye başkanlarının istifaları…
Kimileri demokraside böyle bir şey olmaz, bilmem kaç seçilmiş başkan istifa ettirilir mi? diyor, kimileri de seçtik ama yanlış yapmışız, istifa etmeleri doğru mantığıyla ilerliyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ın ve Düzce Belediye Başkanı Sayın Mehmet Keleş’in ardından da Ankara, Bursa ve Balıkesir belediye başkanlarının istifa iddiaları ortalığı kasıp kavuruyor. İddialar üzerine dün Ak Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ‘istifalarla ilgili durum söz konusu değil ama olmayacak anlamına da gelmiyor’ açıklamasıyla yorumu kamuoyuna bırakıyor. Erdoğan’ın bu söyleminin açılımı Topbaş gibi onlar da gidecek ama bekliyorum istifa etsinler diye algılanıyor.
Süreç bu şekilde işlerken, bir hamle de Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği’nden geldi. Dernek yöneticileri dün öğle saatlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek ve belediyenin üst düzey bürokratlarına Orman Kanunu'na muhalefet, kaçak ağaç kesimi ve orman kaçakçılığı, kamu malına zarar verme gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
Seçilmek için, hatta seçildikten sonra aynı görevde kalmak adına siyasilerin ağzından ‘halka hizmet Hakk’a hizmet’ söylemini çok fazla duyarız.
Madem amacım hizmet için siyaset; hizmeti koltuklar mı yapıyor?
Koltuğa oturmadan vatanına, milletine hizmet etmek imkansız mı?
Oysaki hizmet her alanda, her sektörde mümkün.
Ama güç sahibi olmakla, halka hizmeti karıştıranlar bugün istifaları istendiğinde işte böyle direniş içine giriyor.
Bu durumda vatandaşın gözünde seçerek başkan yaptıkları, küçük duruma düşüyor. Padişahlık virüsü o koltuklara oturanlara bulaştığından, koltuktan ayrılmak siyasiler için adeta ‘yok sayılmak’ olarak algılanıyor. Oysaki koltuktan kalktıktan sonra hala halkın içinde misin? Halka hizmet adına hala çalışabiliyor musun? İşte tam burada gerçek ortaya çıkıyor. Bunu başaranlar ise halkın gönlünde her daim başkan oluyor…