6 Kasım 1938…
Bir veda yaklaşıyordu…
Atatürk ve sevdikleri bunun bir veda olduğunu hissetmişlerdi…
Ama bunu kabul etmek çok zordu.
Sevgili kız kardeşi Makbule Hanım, manevi kızı Sabiha Gökçen, yakın dostu Afet İnan…
Hepsi birer birer yanına geldi. Ellerini tuttular, öptüler, sessizlik içinde veda ettiler Ata’ya…
Belki de o an tarihin en hüzünlü sessizliklerinden, en hüzünlü vedalarından biriydi.
8 Kasım 1938’de son kez gözlerini açtığında, dudaklarından dökülen tek cümle “Ve aleyküm selam” oldu.
Sonra derin bir uykuya daldı…
38 saat sonra, 10 Kasım 1938 sabahı, saat dokuzu beş geçe, bu dünyada bir çınar devrildi.
Yalnız bir insanın değil, bir çağın kalbi durdu.
O an Dolmabahçe Saray’ında odasında yanıbaşında olanlar, o anın acısını tarif edemediler.
Sevgili Yaveri Salih Bozok, “O yoksa ben yaşayamam” demişti. Dediğini yaptı.
Bir ömürlük sadakatin, vefanın, yoldaşlığın son noktasını koydu.
Tüm Dünya yasa boğuldu.
Bir ulusun liderine sadece Türk milleti değil, tüm dünya ağladı.
Bugün, tam 87 yıl sonra hala aynı acıyla anıyoruz…
O bedenen bu dünyadan geçip gitti belki ama fikirleri ve devrimleri ölümsüz kalacaktır.
Çünkü o, sadece bir lider değildi.
Bir milletin kalbinde ebediyen yaşayacak bir ışığın adıydı.
Özlemle, sevgiyle, sonsuz saygıyla…
Yorumlar
Kalan Karakter: